11 Kasım 2016 Cuma

Merhaba gönüllerinin güzel olduğunu düşünmek istediğim insanlar,

2 yıldır uğramamışım buraya. Yer silerken aklıma geldi. Temizlik her derde deva. Icimden konuşacağıma burada yazayım dedim. Belki muhatap bulurum.

Isimden ayrıldım. Hem de hiç hoş olmayan bir şekilde. Insan bu tarz durumlarda çevresindekilerin karakterlerde olduğunu anlayabiliyormuş. Aynı zamanda malligimin bâki olduğunu anladım.

Genel olarak mutsuz bir insanım. Herşeyin en kötüsünü düşünürüm. Çevresel bir durum mu yoksa genetik mi inanın bilmiyorum. Belki burçsaldir. Bilemedim.

Kendimi son bir kac yıldır salaklasmis hissediyorum. Bakın bunu her insandan duyamazsınız. Salak olduğumu kabul ediyorum. Yaptığım herşeyin somut bir getirisi olmasını bekliyorum. Haz duygusu ile yetinmiyorum. Belki bundan mutsuz ve salagimdir.
Bence karakterimi değiştirmem gerekiyor. Ama nasıl?  Dibi tutmasın diye su mu eklemek gerek yoksa biraz inceltici mi koymam gerek ya da biraz yoğunlaşsın diye nişasta mi ilave etmeliyim?

Hadi bu hazırlık türü olsun. Kips

26 Şubat 2014 Çarşamba

dışarıdan bakınca kibar, hanım bir insan evladına benziyorum. ki öyle de olmaya çalışıyorum. fakat iş duygularımı ifade etmeye gelince bin küfürle anlatabiliyorum.

"hayat böyle, düzen böyle!" diye diye yapmadığımız ibnelik kalmadı. ama sorsan çok temiz insanlar. hayata tutunmaya çalışırken böyle oldular. kader kurbanları. insanoğlu çok acayip. çiğ süt emmiş derler ya ne demek istediklerini anladım sanırım. aklımdakileri buraya tam yansıtamıyorum. fakat çok acayip.

ego. müthiş bir şey. egolarını yarıştırıyor millet. ne kadar acınacak duruma düştüklerini fark etmeden. beyni yok fikri var. dünyayı kurtarmış sanki pezevenk.

kendini satmak.belki tek düzgün yaptığı şey nefes alıp vermek. ama öyle bir anlatıyor ki dünya tarihinde bir ilk.

her şey para mı der, para için götünü satar. 

sorsan dobradır, yalana dolana gerek duymaz. ama Allah bir dese şüpheye düşebilirim.

siyasetten çok anlar. desteklediği belediye başkanı adayı fenerbahçe lehinde "tweet" attığı için şimdiye kadar vermiş olduğu oyları haram eder.

bilmediği, anlamadığı bir şey yoktur. tek kusuru kusursuz olmaktır. 

.....

herkes ne kadar müthiş, ne kadar örnek, ne kadar başarılı, ne kadar haklı.. çok acayip ya. 




18 Temmuz 2013 Perşembe

konuşacak kimsem yok. zaten çok konuşkan biri de değilim. he konuşurum ama ele avuca gelecek şeyler anlatmam. en güzeli yazmak. kimse müdahale etmiyor çünkü.

çok mutsuzum. iliklerime kadar mutsuzum. ve beklentilerim o kadar basit ki kimse yapamıyor. şimdiye kadar hayriye hanım tarzında " ağzımızın tadı bozulmasın ali rıza bey!" tarzında yaşadım. hala öyleyim. sevdiğim insanlar ne derse yapmaya çalıştım. kendimce büyük fedakarlıklarda bulundum. kendimi hep onların gösterdiği seviyeye taşımaya çalıştım. istediklerimi olmayınca hep yanlız bırakıldım. isteğim sadece sevilmek, iki güzel söz, arada başımın okşanması falandı. hepimizin isteği işte "ilgi". ama olmadı. sevdiklerimi mutlu edersem belki ben de mutlu olurum dedim. mutsuzluklarının,kırgınlıklarının, kızgınlıklarının sebebi ben olmayayım istedim. zaten hayat yeterince zor, bir de ben zorlaştırmayayım istedim. ama insanoğlu bencil. siz verdikçe daha çok istiyorlar. sizi iyi bir insan olarak değilde, " saf, enayi,bağımlı" olarak görüyorlar. ama öyle olmadığımı düşünüyorum. tek derdim mutlu edip olmaktı.

önceden yapmak isteyip de yapamadıklarım, ertelediklerim vardı. şimdiyse hiç birşeyim yok. enerjim yok, isteğim yok, heyecanım yok, umutla bakabileceğim bir gelecek yok. yok yani yok. bana verilen vazifeleri yapıyorum sadece.

çok yorgunum. 27 yaşım bitmedi, saçlarımın yarısı beyaz. uyku problemim var. mide rahatsızlığım var. kendimi çok sıkınca vücudumda kırmızı pıtırcıklar çıkıyor. şu an boynum onlarla kaplı.

ne derdin var diyorlar. somut bir derdim yok. yıllardır içimde beslediklerimin koca bir ütopyadan ibaret olması beni kırdı. işin kötü yanı değişemiyorum. ben mutsuz olmayı,salak yerine konmayı sonuna kadar hak eden bir insanım.

15 Nisan 2013 Pazartesi

çok mutsuzum lan. paçalarımdan buram buram mutsuzluk akıyor. insanın amacı kalmayınca böyle oluyormuş.


3 Aralık 2012 Pazartesi

 
Kişi kendisinden ayrılmayı, çekilip alınmayı isteyeceği eşiği aşmaya görsün, sığınacağı burç kalmaz hayatında. Aklımı ve ruhumu başkalarına teslim edecek raddeye dayanmak korkularımın başında gelir; elverişli, kırılgan bir bünyem olduğunu düşündüğümden değil, zaman zaman eşiğe yaklaşma olasılığını besleyen iç kalkışımlarım yüzünden, dengeyi yitirmek, sallanışımı denetleyememek kaygısı benliğimi kaplar, her korkak gibi başımı sokacak yer ararım. Yazı benim sığınağım cümlesini benimsemeyecek, abartılı bulacak, uğraşımı böyle tanımlamayı yakışıksız sayacak olanlara bir sözüm yok, nasıl olsun; genellemeye gitmiyorum, yazma ediminin özünü burada gördüğümü söylemiyorum, kırk yıllık masa yaşantımı benim algılayış biçimim bu, hem yanılıyor olsam ne değişir: Hepimizde yanlışlarla doğruların bir ortalaması kazılı.”

enis batur
 
Neden elit olamadığımı yazmayı planlarken ne çıktı ortaya. Neymiş? Plan yapma planmış.

26 Kasım 2012 Pazartesi

prensiplerim var. yakın arkadaşlarım benim sevmediğim bir insanı sevemez ve görüşemez. ama pratikte sorun yaşıyoruz. hem geliyorlar bana şöyle oldu böyle yaptı diyorlar. hem de kucak açıyorlar. ben anlamadım hacut.  kesiyorum ilişkimi.

3 Kasım 2012 Cumartesi

İşe girdiğimi söylememiş miydim? Çok hevesliydim işe girmeye. Ama görüşmeye giderken bile bir heyecan kıpırtısı yoktu içimde. İş teklifi gelince de " heee öyle mi? iyi bari olsun." dedim lan. Görüşen kadın bile şaşırdı. Ne bileyim, hani işe başlıyorsun, yeni bir ortam, ilk defa düzenli para kazanmaya falan başlıyorsun. Bir heves,mutluluk olur. Yok! Her gün o masanın başına oturup, her gelenin ismini öğrenip gülümsemek, saçma sapan bilgisayar programını öğrenmek bir eziyet benim için. İlk günün akşamında " acaba gitmesem mi?" diye düşündüm. Açmadı beni. Mutlu değilim.