konuşacak kimsem yok. zaten çok konuşkan biri de değilim. he konuşurum ama ele avuca gelecek şeyler anlatmam. en güzeli yazmak. kimse müdahale etmiyor çünkü.
çok mutsuzum. iliklerime kadar mutsuzum. ve beklentilerim o kadar basit ki kimse yapamıyor. şimdiye kadar hayriye hanım tarzında " ağzımızın tadı bozulmasın ali rıza bey!" tarzında yaşadım. hala öyleyim. sevdiğim insanlar ne derse yapmaya çalıştım. kendimce büyük fedakarlıklarda bulundum. kendimi hep onların gösterdiği seviyeye taşımaya çalıştım. istediklerimi olmayınca hep yanlız bırakıldım. isteğim sadece sevilmek, iki güzel söz, arada başımın okşanması falandı. hepimizin isteği işte "ilgi". ama olmadı. sevdiklerimi mutlu edersem belki ben de mutlu olurum dedim. mutsuzluklarının,kırgınlıklarının, kızgınlıklarının sebebi ben olmayayım istedim. zaten hayat yeterince zor, bir de ben zorlaştırmayayım istedim. ama insanoğlu bencil. siz verdikçe daha çok istiyorlar. sizi iyi bir insan olarak değilde, " saf, enayi,bağımlı" olarak görüyorlar. ama öyle olmadığımı düşünüyorum. tek derdim mutlu edip olmaktı.
önceden yapmak isteyip de yapamadıklarım, ertelediklerim vardı. şimdiyse hiç birşeyim yok. enerjim yok, isteğim yok, heyecanım yok, umutla bakabileceğim bir gelecek yok. yok yani yok. bana verilen vazifeleri yapıyorum sadece.
çok yorgunum. 27 yaşım bitmedi, saçlarımın yarısı beyaz. uyku problemim var. mide rahatsızlığım var. kendimi çok sıkınca vücudumda kırmızı pıtırcıklar çıkıyor. şu an boynum onlarla kaplı.
ne derdin var diyorlar. somut bir derdim yok. yıllardır içimde beslediklerimin koca bir ütopyadan ibaret olması beni kırdı. işin kötü yanı değişemiyorum. ben mutsuz olmayı,salak yerine konmayı sonuna kadar hak eden bir insanım.