28 Ekim 2010 Perşembe

yaşlı halim daha mı fena ne




Geçenlerde balkonda otururken bir tane dede gördüm,tek başına dolaşmaya çıkmış ama sanırım hasta. Uluorta yerde işemeye başladı. Dedim keşke köşeye falan geçeydin. Kadını teki de görmüş,ciyak ciyak bağırıyor.Ne var yani adam işiyor. Dedim acaba ben yaşlanınca nasıl olurum?




Bir kere on numara kaynana olurum. Çocuğuma tek laf edenin alnını karışlarım. Herşeye de karışırım,beğenmezsem suratına fırlatırım,yaparım ben bunu. Anneannem,babaannem öyle değillerdi gerçi ama ben neden olmayayım. Annemde o potansiyeli görüyorum bak.Cumartesi kız istemeye gidicez,şimdiden söylenmeye başladı. Çok hoş vallahi.




Torunlarımla coşarım. Onlarla parka,sinemaya,diskoya,bara giderim. Onlara da laf ettirmem.Şımartırım,gelinlerim ya da damatlarım toparlasın. İşleri ne yani. Para veririm,derim "sarı kola al gel de içelim". Dedem derdi rahmetli.Para verirdi,ben bakkala gidince de sigara içerdi. Kar yağdığı zaman kar topu oynarım onlarla. Diğer dedem oynardı benimle. Yere yatardım, karda izimizi çıkarırdık. Kiraz toplardık beraber,bahçe temizlerdik,çiçek sulardık. Bir kere haber vermeden arkadaşımın oraya gitmiştik. Heryerde beni arıyorlarmış. Evin orda Yeşilırmak kanalı vardı. Bulunmayınca sanmışki oraya düştüm. Korkmuş adam,fenalaşmış. Beni bulunca ağlıyordu. Ne güzel günlerdi hey gidi hey.




Yaşlanınca çoluğumun çocuğumun yanında yaşamak istemem. Kendime bakamayacak duruma gelirsem, olursa alırım kocamı giderim huzur evine. Öyle televizyonda gördüğümüz gibi ya da Mahsun Kırmızıgül'ün filminde olduğu gibi huzur evinde çalışanların işkence ettiğini göreyim bastonumla sıçarım ağızlarına gözlerine,ipnenin evlatları. Sahilde yürücem böyle,bankta oturup güneşlenicem. Kolkola gençleri görünce "beey beeey hatırladın mı bizde böyle gezerdik,hey gidi günler hey " dicem.

24 Ekim 2010 Pazar

sıkılıyoree


Hergün aynı şeyleri yapmaktan,şimdi ne olacak diye düşünmekten,sonuç olarak bişey bulamamaktan ve kendimi kandırmaktan sıkıldım. Sıkıntımı geçirmek için bulduğum oyalanmaları bile sıkılmamın vermiş olduğu apır kasvet neticesinde elimi bile kaldırmıyorum. Şu an "hemen başlıyorsun" diye gelseler, "neye" demeden giderim ama sanırım yarım bırakırım. Hayat sevincim yok olmuş. Bitkisel hayattayım. Düz.. Nefes al ver,dizi izle,bişeyler okumaya çalış,yemek ye, ama hepsi yarım yamalak. Rutin hayatımın parçaları.


Bazen değişiklik yapmaya evren izin veriyor gibi oluyor.Sonra birileri ağız burun kıvırıyor,bişeyler geveliyorlar. Ben de gurur yapıp (aman eksik olmasın zaten) elimin tersiyle itip "istemem" diyorum. Dışarı çıkmak,arkadaşlarımı görmek,konuşmak,yüzümü yıkamak,çoraplarımı çıkarmak,dişlerimi fırçalamak,babama "günaydın" demek istemiyorum.


Daha önce de olmuştu bu. Ama bişeylere bağlanarak doğrulmuştum. Çünkü 2 ay sonra nerde,ne yapıyor olacağımı biliyordum. Ama şimdi öyle mi? Kafamda kendi kendime ihtimaller üretip,kendi kendime tribe giriyorum. Bie bakıyorsun herşey mükemmelken,birilerini kazığa oturtup intikam alıyorum, bir bakıyorsun ki hayatıma çok farklı bir şekilde yol vermiş, gidiyorum elimde bir çanta. Bazen bu hayallerin getirdiği tatminkarlıkla bir kaç saat geçiriyorum. Şizofren miyim acaba?


Ya da bazen izlediğim dizilerden,filmlerden beğendiğim bir karakter seçip onun gibi olmaya çalışıyorum. "Aaaa" diyorum "Andrea olsaydı böyle yapardı." Ama artık bunlardan da sıkıldım. Hiç böyle çaresiz olduğumu hatırlamıyorum. Beni egale etmek isteyenler,elimden amaçlarımı,planlarımı alırlarsa başarılı olurlar. O kadar uyuştum ki vursalar acımaz kıvamındayım.

20 Ekim 2010 Çarşamba

Ne güzel demiş diyen!


başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma.
bütün kapılar kapansa bile
sonunda... "o" kimsenin bilmediği patikalar açar.

sen şu an göremesen de,
dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var.

şükret ! istediğini elde edince şükretmek kolaydır.
sufi; dilediği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.

tebrizli şems

16 Ekim 2010 Cumartesi

kadının güçlüsü


yardıma ihtiyacım var demeyi kendine bir türlü yediremeyecek kadındır..

hep ayaklarının üzerinde durması gerektigi düsüncesiyle büyümüştür. kimseye ihtiyaç duymamalıdır. faturalarını kendi öder. evde bir sey bozulduğunda elinde alet çantası kendi tamir eder. alışveriş poşetlerini kendi taşır. hayatının a'sından z'sine her şeyini kendi inşaa eder. dik durmak mecburiyetindedir. görevi her daim budur, iyi bilir. yaşamak bunu gerektirir.

sonra bir kadın çıkagelir. çıtkırıldım bi kadın. sensiz ben bir hiçim der. her daim evine bırakılması gerekir. eşyalarını baskalarına tasıtır. islerini başkalarına cözdürür. kendine ayırdığı bol vaktiyle de saçını başını tırnağını yaptırır.
o ilgiye/alakaya/ bakıma muhtaçtır. herkes onu korur. herkes ona arka çıkar. herkes onun arkasını toplar. yazık ona, o tek başına ne de mutsuz olur yoksa. ne de olsa zayıftır.

güçlü kadın sadece bakakalır.
bana kötü davrandığında benim de canım acıyor diyemez.
her şeyi tek başıma halletmek beni de yoruyor diyemez.
benim de ilgiye alakaya ihtiyacım var diyemez.
beni de koru/kolla/sev diyemez.
güclükadın ben de "kadınım" diyemez.
sadece bakakalır hemcinslerinin ardından..

güçlü kadın yalnızlıgını kendi seçmemis, ama hep "o çok güçlü, kendi başına nasılsa halleder"lerle yalnız bırakılır.

güçlü kadın yalnızlığına mahkum kadındır.
hayatın neresinde hata yaptığını ise bir türlü çözemez..

bir sevgilisi oldu mu hayatını ona endeksleyen, bakkala gitseler haberleşen, canııaamm beni filanca yere götürür müsün ya da şunu yapar mısın diye her halt için erkek arkadaşlarından medet uman kadınların ne kadar da aptal olduğunu düşünürdüm, çok da acizane bulurdum.
sonra bi gün erkek arkadaşını parmağında oynatan, peşinde pervane eden bi arkadaşım bana dedi ki "yapabileceğim bi şeyse bile off aşkım ben yapamıyorum sen yapar mısın, gelip beni şurdan alır mısın vs." derim dedi, öyle olmak lazımmış. o gün anladım ki asıl aptal benmişim. erkekler korudukları kolladıkları, onlara ihtiyaçları olduğunu hissettikleri kadınlarla kendilerine de erklerini ispat ediyorlarmış demek ki...

yalnız birey güçlü bireydir eyvallah fakat neticede y a l n ı z... ve inanmazsınız yalnız olmak da güçlü olmak da yoruyor insanı... o korunup kollanmaya muhtaç olduğu için her daim el üzerinde tutulan kadınlardan daha güçsüz ve yorgun düşer de güçlü kadın kendine yediremediğinden gık demez... akıllı geçinip aptal olandır aynı zamanda, maalesef acı gerçek bu sanırım.

15 Ekim 2010 Cuma

Hülya Avşar film çeksin istiyorum


Gündüz niyetine olsun,gece rüyamda Hülya Avşar'ı gördüm. Limonata içiyorduk beraber. Bilinç altım nelerle doluymuş yahuu. Rüya tabirlerinde arattım rüyada Hülya Avşar görmek neye hikmet oluyor diye. ehueh yok be googleda baktım. Açılan sayfaların başlıkları; Hülya Avşar erotik sahneler, Hülya Avşar masturbasyon yaparken, Hülya Avşar'ın popo sallama görüntüleri, Hülya Avşar boynuz yeme kraliçesi, Zehra bebek.. Hatta koskoca vikipedi bile popo sallama ve başka sallama hareketlerinden bahsetmiş. vay anasını bee.


Ben seviyorum bu kadını. "yürü ya kulum" şarkısını halen daha söylerim gizli gizli. Feminist bir klip olduğunu düşünenler bile var. Bana sorsan erotik. Don giymiş bir kadın elimde kamçıya benzer bişeyle adamın kıçına vurarak yürü ya kulum diyor,neysee. "sensiz kaldım" şarkısını da eminim büyük bir kitle seviyordur. Hatta bu şarkı en güzel Hülya Avşar şarkısı seçilmiş. Biraz narsistlik var kadında. "ben dönyanın en gözel karisiyam" diye dolanıyor ortalarda. Ha bence güzel, simetrik bir yüzü var,hoş. Ama azcık davranışlara dikkat etmek gerek. Yapmacık,detone kahkahalar, kendin söyleyip kendin gülmeler, boş beleş işlerle uğraşmalar olmadı be Hülya canım.


Hülya Avşar sinemaya dönsün derim. Mis gibi filmler çekiyorlar yurdum evlatları. Hülya Avşar da egosunu azcık indirip, senaristleri,yönetmenleri kendinden soğutmadan,millete itici gelmeden daha fazla, çıksın oynasın. İbrahim Tatlıses'le oynamasın lütfen. Onun o tuvalet fırçası gibi bıyıklı ağzıyla öpüşmesin lütfen. Çağan Irmak elinden tutabilir mesela. İsterim ben bunu. Çok da hoş olur bence. Kariyerini kurtarsın garip, ilerde cenaze töreninde iyi işlerle anılsın.(öldürdüm hemen kadını,ee ama hepimizin gideceği yer orası)


Hülya Avşar'ı bence menajeri harcadı,bir de kocası,bir de narsist ruhu,bir de annesi, bir de kardeşi.

14 Ekim 2010 Perşembe

üzülme, burda ona daha iyi bakacaklar


Hüsnü gitti bugün. Evi boş kaldı,arada bakıyorum.Küçük,duvarsız,etrafı telllerle çevrili,kapısında küçük kilit olan havadar ev.


2 ay evvel perşembe pazarından ördek aldıydık. İnanır mısın ölmedi,kocaman oldu. Önceleri mor selesinin içinde pek bir sevimliydi ama artık o selenin içine sığmayınca, birsüre duşa kabinde barındı. Ara sıra çay bahçesinde ki süs havuzunda yüzdü. Sonra da babam sahiplendi,ona küçük kulube yaptırdı.Hatta öyle bir sahiplendiki, yüzdürmeye götürürken bize, "ördeğin başına bişey gelirse siz de eve gelmeyin" dedi. Elleriyle salatalık,domates doğradı, küçük ve şekilli. Büyüdükçe günde 3 kilo salatalık yemeye başladı ve ilginç tarafı salatalık ve domatesten başka bişey yediremedik hayvana. Artist çıktı bu da. Hee bide kıçını tutamıyor. 2 dakikada 1 mıçıyordu her yere.


Gel zaman git zaman, artık ona bakamayacağımızı anladık. Ve bugün Darıca Hayvanat Bahçesine verdik. 2 aydır erkek bildiğimiz Hüsnü meğersem kızmış. Hüsniyeymiş kız meğersem. Hayvanat bahçesindeki arkadaşlarına nazaran küçük olduğu için dayak yemesin diye karantinaya aldılar balımı. Onun mor selesinin içinde karantinaya götürülüşüne mel mel bakarkan, annem bana "üzülme burda ona daha iyi bakacaklar" dedi. Boynumu büküp kaldım öyleee.


Annem evdeki 3,5 yaşında olan muhabbet kuşunu da vermeye heveslendi, ama muhabbet kuşunun yaptığı yavşaklığa daha fazla direnemedi. Uçup gelip omuza konmalar,muç muç öpmeler falan. "Boşver kalsın, üşür bu orada ,günah" dedi. Kısmet dedik bize.

13 Ekim 2010 Çarşamba

the most unnecessary one.


i thought you were lying. i still do sometimes. but this one is not about you. nothing is about you anymore. it just make me sad. the old photos, lost memories of mine. you're part of it. but it's more like you were . i know that nothing about you is actually you anymore. and nothing anyone knows about me is actually me. and this one ,baby this one is strictly me. you know why? because you are not my part of me anymore. my pain is part of me, my loss, my mistakes, my effords, my apologies, mine. you were not even at the receiving end of the line. this one is not even something i wanted to write. because you are not someone even that i think about anymore. i made a mistake today. i listened to the wrong songs. i clicked at the wrong places. it's just remembering. it's not pain anymore. you're not my pain. you're not my loss. my loss is the shiny colors i had over my memories. is a bunch of phone calls. is a few laughs. and it is it. because you were it. and nothing more. haven't you got it yet baby? it was always me.