Hüsnü gitti bugün. Evi boş kaldı,arada bakıyorum.Küçük,duvarsız,etrafı telllerle çevrili,kapısında küçük kilit olan havadar ev.
2 ay evvel perşembe pazarından ördek aldıydık. İnanır mısın ölmedi,kocaman oldu. Önceleri mor selesinin içinde pek bir sevimliydi ama artık o selenin içine sığmayınca, birsüre duşa kabinde barındı. Ara sıra çay bahçesinde ki süs havuzunda yüzdü. Sonra da babam sahiplendi,ona küçük kulube yaptırdı.Hatta öyle bir sahiplendiki, yüzdürmeye götürürken bize, "ördeğin başına bişey gelirse siz de eve gelmeyin" dedi. Elleriyle salatalık,domates doğradı, küçük ve şekilli. Büyüdükçe günde 3 kilo salatalık yemeye başladı ve ilginç tarafı salatalık ve domatesten başka bişey yediremedik hayvana. Artist çıktı bu da. Hee bide kıçını tutamıyor. 2 dakikada 1 mıçıyordu her yere.
Gel zaman git zaman, artık ona bakamayacağımızı anladık. Ve bugün Darıca Hayvanat Bahçesine verdik. 2 aydır erkek bildiğimiz Hüsnü meğersem kızmış. Hüsniyeymiş kız meğersem. Hayvanat bahçesindeki arkadaşlarına nazaran küçük olduğu için dayak yemesin diye karantinaya aldılar balımı. Onun mor selesinin içinde karantinaya götürülüşüne mel mel bakarkan, annem bana "üzülme burda ona daha iyi bakacaklar" dedi. Boynumu büküp kaldım öyleee.
Annem evdeki 3,5 yaşında olan muhabbet kuşunu da vermeye heveslendi, ama muhabbet kuşunun yaptığı yavşaklığa daha fazla direnemedi. Uçup gelip omuza konmalar,muç muç öpmeler falan. "Boşver kalsın, üşür bu orada ,günah" dedi. Kısmet dedik bize.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder