3 Eylül 2012 Pazartesi

hasta olmayı hiç sevmiyorum. çektiğim ruhsal acının yanına fiziksel acının da eklenmesi çekilmez olan bünyemi   kötünün kötüsü yapıyor.

herkesin eminim benim yaşadığım dönem gibi bir dönemi olmuştur yada olacaktır anasını satayım. tek değilim yani şu alemde. farklı mevkilerden atağa kalkmama ve deli gibi efor harcamam rağmen " bu da gol lanet olsun!" diyorum hep. olmuyor ya olmuyor. neyi denesem, neye el atsam kaynağı kuruyor. çoğu zaman da gösterip vermiyor ibneler.

ve öyle bir hal aldı ki durumum; " aaa bak burda böyle bişey varmış. bir de bunu dene istersen." diyenlere " amaaaan siktir et. nasılsa bir bok olmayacak. kıçımı kaldırırken harcayacağım kaloriye yazık." diyorum. hee ama benim bu halime yakın insanlar şikayetlerini, hayata bakış açılarını söylediklerinde bir hayat koçu misali veriyorum gazı. laf beleş nasılsa, konuş konuşabildiğin kadar. lafla peynir gemisini yürütmeye çalışıyorum. ve bazen hakkaten yürüyor. enteresan.

başarısızlık. bu durum beni bir boka yaramaz insan yapıyor. sadece nefes alıp veren,tüketen,bir faydası olmayan varlık. milli israf bir nevi. bir ben tutunamadım,sığışamadım bir köşeye. öz güven eksikliğine sebep oluyor. ve bu da beni çevremden, arkadaşlarımdan hatta ailemden uzaklaştırıyor. çevremdekilere verebileceğim en az rahatsızlığı vermeye çalışıyorum. insan evladı olarak bencilliğimden ne kadar arındıysam o kadar başarılıyım bu konuda.

böyle olacağımı ve böyle olacağını hiç tahmin etmemiştim. hayat süprizlerle doluymuş harbi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder