22 Aralık 2010 Çarşamba
disleksi
kardeşime disleksi teşhisi konuldu. insanoğlu olarak bazı şeyler g.tümüze girince yüzümüzü o tarafa çeviriyoruz.
1988 yılında, abd ulusal öğrenme bozukluğu birleşik komitesinin (njcld) yayınladığı tanıma göre; "öğrenme bozukluğu genel bir terimdir ve dinleme, konuşma, okuma, akıl yürütme ile matematik yeteneklerinin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlüklerle kendini gösteren, heterojen bir bozukluk grubudur." okuma sorunları için disleksi (dyslexia), yazı sorunları için disgrafi (disgraphia), matematik sorunları için diskalkuli (dyscalculia) terimleri kullanılır. ilk bulgular, 1896 yılında bir ingiliz doktor olan w. pringle morgan tarafından elde edilmiştir.
ilk başlarda disleksinin görme sistemiyle ilgili olduğu düşünülmüş; çünkü disleksinin en belirgin özelliklerinden biri, harflerin ve kelimelerin karıştırılması ve tersten algılanmasıdır. bu inanışla, disleksiyle baş etmek için göz eğitimleri yaptırılmış fakat bunların bir ilerleme sağlamadığı anlaşılmış. bunun üzerine yapılan çalışmalarda, disleksinin görmeyle ilgili bir bozukluk olmayıp, dil sistemiyle ilgili bir aksaklık olduğuna dair bulgular elde edilmiş. bu bulgular, neden zeka düzeyi yüksek bazı insanların okumayı öğrenmede ve dille ilişkili bazı işleri yapmada zorluk çektiklerini de açıklar. günümüzde disleksi bir hastalık değil, beynin işleyişiyle ilgili farklılıklardan ötürü meydana gelen bir aksaklık olarak kabul edilmeye başlanmıştir.
liberman’a göre konuşma doğal olarak gelişir fakat okuma bir buluştur ve öğrenilir. işte bu öğretim sırasında disleksili çocuklar beyin işleyişlerindeki aksaklığın kurbanı olurlar. nasıl mı? alfabeyi öğrenmede zorluk çekme, harf yönlerini ve şekillerini karıştırma, ses ve heceleri birleştirmede zorlanma, harflerin ya da hecelerin yerini değiştirme, yeni kelimeleri öğrenmede zorluk çekme, aşırı heceleme, hızlı okuyamama, okurken satır veya kelime atlama gibi. bunlar okumayı ilk öğrenmeye başladıkları zaman üstesinden gelmek zorunda kaldıkları sorunlar. sadece bu kadar mı?* yazılanları kopyalamada zorlanma, yön tayininde güçlükler yaşama, uzaklık ve derinlik algılamasında sorunlar, dün, bugün ve yarın gibi zaman kavramlarını sıralamada güçlük, görsel mekansal analiz yapamama problemleri de vardır. hayatları boyunca bu zorluklarla savaş halinde olacaklar…
peki, sadece akademik sorunlar mı yaratır disleksi? maalesef çok daha fazlası... disleksi genelde ilköğretim 1’de fark edilir. tanı konulana dek, dislektik çocuklar en sık yargılanan, eleştirilen ve suçlanan çocuklardır. okul başarısının düşüklüğünden ötürü tembel, dağınıklığından ötürü savruk, sağ-sol kavramlarını karıştırmasından ötürü aptal, harfleri karıştırması nedeniyle dikkatsiz gibi yaftalar yapıştırıldığı için çocuğun üzerinde oldukça ağır bir yük vardır. üstelik gelişimsel koordinasyon bozukluğundan ötürü, kaslarını tam olarak kontrol edemeyen sakarlık abidesinin sosyal hayatı bu halinden oldukça etkilenir. “ne de olsa düşüp duruyor. bizim takımda oynamasın!” denerek oyun gruplarına alınmaz. arkadaşları, kırmasından korkarak oyuncaklarını paylaşmak istemezler. çeşitli organizasyonlardan uzak tutulur. evde anne-babası devamlı olarak onu etraftan sakınırlar. aile ve öğretmen, problemin disleksiden kaynaklandığını anlayana dek çocuğa yüklenir; ki tanıdan sonra bile yüklenilir. üstelik doğru tanı oranı %6,6 olarak geçer! peki çocuk n’apar? dışlanma ve ayrımdan ötürü kendine güveni oldukça zedelenen çocuk, içten içe öfke duymaya başlar. bu da etrafındaki kişi ve eşyalara daha çok zarar verme, saldırganlık ve hırçınlık olarak dışa vurur. neden başarılı olamadığını anlayamaz; öz güvenini zedelenir, benlik saygısı azalır.diğerlerinden farkı, kendisini anormal ve garip hissettirir. bu da toplumdan kaçınmasına, giderek asosyalleşmesine neden olur. okula gitmek istemez. aileden uzaklaşır… aslında arkadaşlarının kendisi ile ilgili acımasız eleştiriler yapmasından, öğretmeninin azarlamasından ve ailesinin baskısından kaçınmaya çalışır. çocuk hayattan soğuyup, içe kapanık davranışlar sergilemeye başlar.
zekâsından kuşku duyulduğu için, normal hatta üstün zekâsına ve yeteneklerine rağmen başarabileceği konulardan uzak durur. konsantrasyon ve dikkat bozukluğu yaşayabilirler. bu yüzden başladıkları işleri yarım bırakma eğilimi gösterebilirler. bkz: leonardo da vinci
disleksi, konuşmasına da yansıdıysa işi iyice zorlaşır! konuşma bozukluğundan ötürü derdini anlatmada ve düşündüklerini ifade etmekte zorlanacaktır. saçmalama veya boş konuşma olarak görüneceği için, insanlar dislektik çocuğu uzun süre dinlemez. bu da çocuğu fazlasıyla etkiler. kendini ifade edememenin hırçınlığı, kimsenin ciddiyetle kendisini dinlemediği ve anlamadığı düşüncesiyle birleşerek çocuğu bunalıma sürükleyebilir.
disleksi nasıl ortaya çıkıyor diyorsanız; disleksi kalıtımsal olabilir. bunun yanı sıra doğum öncesi-sonrası komplikasyonlar yüzünden de ortaya çıkabilmektedir. yetersiz ve dengesiz beslenme, gebelik sırasında geçirilen enfeksiyonlar, bilinçsiz ilaç kullanımı, uzun ve zor doğum, plesenta anomalileri disleksiye sebep olabilir.
bu çocuklara safra kesesi muamelesi yapan dangalaklar yüzünden, parlak zekalı pek çok insan heba oluyor! yıldız gibi kayıp gidiyorlar hayattan...