26 Eylül 2012 Çarşamba

son birkaç gündür evdeki göt kadar koltukta yatıyorum. acayip rüyalarıma yenisini ekliyorum. anlatıyorum, açıklamasını yapın.

kendi evimin kapısını açıyorum. dışarıda romalı askerler var.kırmızı pelerinli,çıplak bacaklı,kocaman kalkanları var.  büyük düşmanmışım onlar için. ok yağdırdılar üstüme.boğazıma falan geldi ama çok acımadı. üzerimde oklarla kapadım kapıyı. sonra sesler geldi bir daha açtım kapıyı. bu sefer asiler var. beni öldürmek için paylaşamıyorlar. bu sefer onlar ok yağdırdı. daha büyük oklar. tam gırtlağıma geldi. acısını hissettim. hasiktir deyip kapıyı kapattım. annem geldi mutfaktan,elleri köpüklü. bulaşık mı yıkıyormuş ne. açtı kapıyı. konuşarak ortalığın .mına kodu. savuşturdu askerleri,asileri. ben de arkadan destek veriyorum. asdfgh

kesin götüm başım açık kaldı benim.

19 Eylül 2012 Çarşamba

bizim toplumumuzda statü,mevki, para çok önemli. ve hemen hemen hepimiz legal veya illegal yollardan bunları elde etmek için çabalıyoruz. sonuçlar ise çoğu zaman alakasız insanların götünde patlıyor. nitelikli insanların başına niteliksiz insanlar yönetici, lider sıfatıyla geldiğinde çark bir süre sonra duruyor. işler iyice boka sarıyor. bu durumu gittiğiniz bir devlet dairesinde yada özel sektörün herhangi bir kolunda çok rahat gözlemleyebilirsiniz. hatta televizyondan bile izleyebilirsiniz.

şimdiye kadar başa gelen kesimlerin çoğunun çok şeffaf bir şekilde seçildiklerini asla inanmıyorum. fakat şu anki hükümetin başa gelmesiyle toplum resmen futbol taraftarı gibi ayrılmış durumda. maçı kazanınca " size nasıl taktık ama!" diyen taraftarlar misali en alakasız insan bile "sıra bizde artık!" diyebiliyor. derdim bunlar değil. her kesim aynı bokun laciverdi. derdim ise; gelen herkesin toplumun huzur ve refahı ile ilgili çalışmak yerine kendi bildiklerini okumak. her gelen bir öncekinin adamlarını temizleyip kendi düzenini kurmaya çalışıyor. bunu yapana kadar seçim zamanı gelmiş koltuğu kaptırmış oluyorlar. etkilenen biz oluyoruz.

8 yaşındaki bir çocuk kendini asmış. ne derdi olabilirdi ki? aile,öğretmenler, sosyal hizmetler ne boka yarıyor? alakasız yerlerde alakasız insanların çalışmasının bedelini biz ödüyoruz. tesadüfen yaşıyoruz.

3 Eylül 2012 Pazartesi

hasta olmayı hiç sevmiyorum. çektiğim ruhsal acının yanına fiziksel acının da eklenmesi çekilmez olan bünyemi   kötünün kötüsü yapıyor.

herkesin eminim benim yaşadığım dönem gibi bir dönemi olmuştur yada olacaktır anasını satayım. tek değilim yani şu alemde. farklı mevkilerden atağa kalkmama ve deli gibi efor harcamam rağmen " bu da gol lanet olsun!" diyorum hep. olmuyor ya olmuyor. neyi denesem, neye el atsam kaynağı kuruyor. çoğu zaman da gösterip vermiyor ibneler.

ve öyle bir hal aldı ki durumum; " aaa bak burda böyle bişey varmış. bir de bunu dene istersen." diyenlere " amaaaan siktir et. nasılsa bir bok olmayacak. kıçımı kaldırırken harcayacağım kaloriye yazık." diyorum. hee ama benim bu halime yakın insanlar şikayetlerini, hayata bakış açılarını söylediklerinde bir hayat koçu misali veriyorum gazı. laf beleş nasılsa, konuş konuşabildiğin kadar. lafla peynir gemisini yürütmeye çalışıyorum. ve bazen hakkaten yürüyor. enteresan.

başarısızlık. bu durum beni bir boka yaramaz insan yapıyor. sadece nefes alıp veren,tüketen,bir faydası olmayan varlık. milli israf bir nevi. bir ben tutunamadım,sığışamadım bir köşeye. öz güven eksikliğine sebep oluyor. ve bu da beni çevremden, arkadaşlarımdan hatta ailemden uzaklaştırıyor. çevremdekilere verebileceğim en az rahatsızlığı vermeye çalışıyorum. insan evladı olarak bencilliğimden ne kadar arındıysam o kadar başarılıyım bu konuda.

böyle olacağımı ve böyle olacağını hiç tahmin etmemiştim. hayat süprizlerle doluymuş harbi.