29 Nisan 2011 Cuma

o kadar yokum ki görmüyorlar

Bu günler çok acayip geçiyor. Günler aslında birbiriyle aynı,ben farklıyım sanırım.Artık ibne satürnün ya da göt marsın etkisinde miyim neyim bilemedim ama,böyle daha garip,daha mazlum takılıyorum.Olanları sadece seyrediyorum,katılacak ya da karşı çıkacak tek kelime etmiyorum. Bir nevi sıramı bekliyorum.Böyle nasıl anlatayım bir şeyler tak etse diye bekliyorum.Kollarımı iki yana açıp,çığlıklar atarak dağlara koşsam mesela, saçı,götü başı dağıtsam..Ne kadar uzak kelimeler anlamdan değil mi?

25 Nisan 2011 Pazartesi

mim vol.3

Lalecim beni mimlemiş.Konu ise sevdiğim ve sığındığım eşyalar.Hangisini yazsam bilemedim.Bu yüzden odam çöplük gibi gözüküyor bazı kişilere.

İlk önce bir tişörtümden bahsedeyim. Nerden baksan 15 yıldan fazla bir geçmişimiz var kendisiyle.Gri,yıllar evvel coca-cola kapaklarının altında bir şeyler kazandınız ya da kapak açmaya devam et yazıları olan promosyondan çıkmıştı.Gökdelenin tepesinde goril olan tişörtlerden.O resimli yüzü soyuldu,kolları paramparça,yakasında yine delikler mevcut ama gömleğin,kazağın altına giyiyorum ve o yırtıklarla retro bir görüntü sergiliyorum.Ki aynı zamanda yatarken de giyiyorum.Bu kadar salaşım ya da pasaklaıyım.Adını siz koyun.Öyle unutamadığım bir anım yok,neden bu kadar sevdiğimi bilemedim ama sanırım ilk defa beleşe bir şey kazanmış olmamım getirdiği bir vazgeçememezlik.

Sonra yeşil ayakkabılarım var.Çok eski olmamasına rağmen kalite olarak çok uyduruk ayakkabılar.Ama çok rahatlar ve görüntüsü çok hoşuma gidiyor.O yırtıldı ben yaptırdım,o yırtıldı ben yaptırdım.Hatta en son sağ tekinin tabanı koptu,gittim tabanlarını değiştirttim. O kadar bağımlısıyım.Ne hikmetse ayakkabının başına hep bir iş geliyor. Abimin evine giderken apartman kapısını sağ ayağımın üzerinden geçirmiştim.Tırnağımın yerinden oynaması,parmağımın yarılması bir yana, yine sağ tekinin üstten delinmesi daha bir içime dokunmuştu. Şimdi kendisine yönelik farklı fikirlerim var.Kumaş ve düğmelerle kendi tasarımımı çıkarıcam.

Bilgisayarımda bulunan film ve müzik arşivimi çok severdim.Özel bir şekilde dosyalardım.Ve Türk filmleri konusunda sağlam bir arşivim vardı. O Tarkan,Fatihin Fedaisi,Kara Murattan tutunda Müjde Ar,Ayhan Işık filmlerine kadar bir çok filmim vardı.Boşlukta olduğum bir dönem alışkanlıklarımdan kurtulmam gerektiğine karar verip en son yapmam gereken bir işi en baş yapıp koca arşivi sildim.Sonra o boşlukta geçti yerine pişmanlık kaldı.Bulamıyorum o filmleri.

Anneannemin almış olduğu lahana bebeğim var.Teee Tokattan almıştık beraber Yimpaş denen bir yerden.Hala ilk alındığı gibi,saçı başı,elbisesi tertemiz.Temiz kullandım, çünkü anneannem aldı. Eve böyle misafir çocukları geldiğinde önlerine bir kaç oyuncak atıyorum ama onu asla atmıyorum.Ama salak çocuklar "ben onu istiyorum,abla vermiyor" diye ağladıklarında,annemin bakışları değiştiğinde,gel vericem diyip,koridorda çimdikleyip sağlam bir ağlama nedeni bahşedip öyle veriyorum.Sevmiyorum lan sizi!

Sonracıma,şişeler var.Sakın saçma sapan espriler aklınıza gelmesin,size girsin derim,karşılıklı kalbimizi kırarız. =) Böyle nadir olarak bir araya geldiğim insanlarla ya da güzel geçmiş bir yemeğin ardından kalan soda ve meyve suyu şişeleri. Hatta şu an karşımda duran "aroma vişne nektarı" şisesi Burcu ve Pınarla gittiğimiz Kadıköydeki Dadaş Pilav 2'de içtiğim meyve suyunun şişesi.Neler olduğunu hatırlamıyorum ama üzerine not düşmüşüm,demek ki güzel bir gündü.

Bir tane davul bagetim var.Geleceğin ve gönüllerin dünyaca ünlü bir rock grubunun bateristi Tibet'in bageti.Mezun olurken vermişti,bir de imza atmış üstüne.İlerde ünlü olursa açık arttırmada bok gibi paraya satarmışım.Beni düşünüyor vallahi. Teki bende teki onda.

Günlük diye kullandığım 2 defterim var. Birisi diğerinin devamı niteliğinde.Bugün şu oldu bu oldu diye yazılan defterler değil bunlar.Analiz defterlerim,daha önce de bir yazımda bahsetmiştim zaten.İçlerinden kağıtlar falan fışkırıyor. Hatta hep kırmızı kalemle yazmışım.Neden? Çünkü resmi bir yere bir yazı yazarken saygısızlık anlamı katıyormuş.Yani senin anana bir bacına iki anlamındaymış.Yazdığım yer resmi bir yer olmasa da kırmızı kalem kullanıyorum.

Anneannemden kalma eşyalar benim için çok değerli,onları özel bir şekilde muhafaza ederek saklıyorum.Hatta kokusu kaçmasın diye hiç yıkamadım. Bu Mayısın 4'ünde ölümünün 8.yılı.Çok önemli yeri var bende.

Ve bir sürü ıvır zıvır.Ama hepsine kendimce geçerli bir neden söyleyebilirim.Ben de mi bir şarkıyla bitirsem ne. Ama hareketli olsun.

23 Nisan 2011 Cumartesi

Kimin Bayramı?

Bugün çocuk bayramı.. ama 2 çocuktan bahsedicem size.İkisi de 10 yaşında.İsimlerini vermiyorum.

İlk çocuk B. 10 yaşında ve kız. Anne ve babası boşanmış.velayeti annesinde kalmış.ama annesi tekrar evlenmiş ve yeni eşi B.'yi istemiyor,öz babasını ise bilmiyorum. Dedesi ve anneannesi bakıyor B.'ye. Problemli bir çocuk.Geçen yıl kendisini sınıfın penceresinden atmaya kalkıştı.Öğretmeni ve sınıf arkadaşlarıyla problemli. Ki ergenliğe giriş döneminde kişilerin ne kadar acımasız olduğunu bilirsiniz. Hadi bunlar çocuk-ergen diyelim, ya büyükler,onlara ne oluyor da bu kızı eleştirebiliyorlar? Her anne babanın tasvir ettiği kötü arkadaş bu kız. Asi,küfürbaz,problemli,dersleri kötü..

Diğer çocuk ise T.,erkek.Yetiştirme yurdunda kalıyor.Annesi ve kardeşleri var.Annesi Sakarya'da hayat kadınlığı yapıyormuş.Babası kim belli değil. Ve bu durumdan haberi yok. Ama milletin ağzı torba değil ki büzesin.Elbet bir gün öküzün biri sırf ibnelik olsun diye bunu ona söyleyecek. Bu çocuk çok kavgacı,ilgilenen olmadığı için dersleri kötü.Okul yönetimi zaten bu tarz çocukları okulun bünyesinde istemiyor.Şu şartlar altında çocuğun pek bir geleceği olduğunu söyleyemeyiz.

Çocuk bayramı..Hangi çocuğun bayramı bu? Her yıl bir kaç ülkeden ithal getirilmiş,Türk çocuklarıyla oynatılan,şiir okutulan içi boş bir aktivite silsilesi.Özel okullarda okuyan "nazik" çocukların kıçı kırık bir piyes sergileyip anne babasının, öğretmenlerinin takdirini alan,okuyacak beyinleri olmasa bile yine özel okullarda okutularak,ayrıca sağlam torpillerle bir noktaya gelecek çocukların bayramı mı? Hani güzel günler görecektik biz,güzel güneşli günler? Bu bayram kimlere ne ifade ediyor?

22 Nisan 2011 Cuma

şimdi reklamlar


Efenim,arkadaşım GK'nin iş görüşmesi için gittiği ve adını bir türlü aklımda tutup söyliyemediğim reklam firmasının deneme amaçlı vermiş olduğu bir kaç başlıktan birinin denemesini yapıcam.
Konu: Digitürk film pakedi,fiyatı da 39.90 Tl mi ne.

Olayın kahramanı tabi ki benim,ne sandın.Hem yazdım,hem oynadım hem yönettim.ccc ibrahim tatlıses reis ccc. Neyse kalabalık bir meydanda ya da ne bilim kıçı kırık öğrenci evimde topluma açıklama yapıyorum." Merhaba,ben Derya.Öğrenciyim.Haliyle param yok. Öğrenci olan kişilerin bir dönem yaptığı gibi ben de sanata ve sanatçıya aşığım.Bir ara fotoğraf merakım vardı ki lanet olsun ekonomik koşullar el vermedi.Ben de film izliyim dedim.Yurtta dc'den beleşe koleksiyon yaptım ama Allah kahretsin ki silindi,belleğimde açılmıyor.Dc'yi de kapatmışlar. İnternetten başka nerden indireceğimi bilmiyorum,ayrıca virüslüymüş.Orjinal filmlere o kadar para vermem için babamın petrol kralı,anneminse armatör olması gerekiyor ki,gözlerim paradan kör olsun ve dünyadaki açlık ve fakirler benim için bir şey ifade etmesin. Karfurdaki ucuzluktan film alıyorum,ne bilim eski filmlerden koleksiyonum var.Aralarına yeni kardeşler katmak amacıyla nah burdan abi cd var cd cd abla cdcilerden(Yazıcıoğlu pasajı köşesi) 5 telaaayaa korsan film alıyorum.Ve lanet olsun ki bozuk çıkıyor.Bozuk çıkan Testere 7'yi azimle izledim.Allahtan önceki 6 filmi izlemişim ki filmden çıkarmam gereken dersi anladım. Mağdurum efenim,tek kelime ile mağdurum.Hadi paramız yok diye ölüme mahkum bırakılıyoruz,bari film milm bir şeyler izleyelim be olum. Burdan yetkili müdüre sesleniyorum,bi el at abi be." tarzında bir konuşmadan sonra,nerden çıktığı belli olmayan bir kişi digitürk böyle,şöyle diyor.Ve aklıma yatıyor.

" Digitürk teşekkürler.Her gün makarna yemek zorunda kalıp, un beyinli bir insan olacak olsam da film izleyeceğiiim" diyerekten,yine nerden çıktığı belli olmayan diğer öğrenci güruhuyla digitürkün o reklam şarkısı ile halay çekmeye başlıyorum.digi digi digi türkleeer mutlu mesuuuut aileleeeer.

Şarkı bitince de tekrar ben geliyorum,"abi korsan kitap olayına da bir el atsanız.Köprüden alıyorum 5 telaa,ama eksik basım yamuk basım yapıyor ipneler" diyerekten reklamı kapatıyorum.

18 Nisan 2011 Pazartesi

kısım kısım ödev ve araştırmalar vol bilmem kaç

E-Ticaret Trendleri
İnternet Hakkında Kısa Bilgi:


1980’li yılların sonlarında İşviçre’deki labaratuvar araştırmasında temelleri atılan internet sadece bir bilgi bankası değil; aynı zamanda satış ve distribütor kanalıdır ve Web yoluyla elektronik ticaret yapmaya da imkan vermektedir.


Elektronik Ticaret :


E. Ticaret, ticaret aktivitelerinin (mal, hizmet ve bilgi alışverişinin) hem üretim hem de servis yönünden firmadan firmaya (B2B) ve firmadan müşteriye (B2C) internet aracılığıyla on-line olarak ulaşmasıdır. Müşterilerin ve şirketlerin geleneksel mal ve hizmet satınalma sistemlerinin zamanla değişmesi sonucu ortaya çıkmış alternatif bir ticaret yöntemidir. Firmalara işi daha verimli yapma fırsatı verir. Müşteri ilişkilerini düzenler. Günümüz yönetim anlayışında e-ticaret, hizmet ve servislerin satımı ve müşterinin hangi hizmet ve servisleri talep ettiklerinin görülmesi açısından önemlidir.


Firmaların elektronik iş modeliyle çalışmaya başlamadan önce stratejileri tekrar gözden geçirmeleri gerekmektedir. E-şirket kavramı yalnızca iş süreçlerinin internete taşınması ile gerçekleşmez. Öncelikle firmanın iş süreçlerinin masaya yatırılıp revize edilmesinden sonra şirketin internete taşınması söz konusudur. Bu mevcut sistemin tamamen terk edilmesi değil gelişen teknolojinin şirket amaçlarına uyumlu hale getirilmesi olarak düşünülmelidir.


Elektronik Ticaretin temel dayanağı yoğun insanların sınırlı zamanlarında htiyaçlarını gidermek amacıyla hizmetlere on-line ulaşabilmeleridir.


E-Ticarette Temel Trendler:


A) Müşteri Trendleri: Servis Hızı

Self-Servis

Toptan –Entegre Çözümler



B) Servis-İşlem Trendleri: Satış ve Servisin Birleşmesi

Servisin Kolaylaştırılması

Esnek Servis Hizmeti



C) Organizasyon Trendleri: Marka Ağırlıklı Yönetim

Şrketin Temel İşlevlerini Koruyup, Destek İşlevleri/Hizmetleri Dışarıdan Karşılama Olanağı (Outsourcing)

Himetlerin Şeffaflığının ve Görünürlülüğünün Arttırılması, Servise Ulaşımın Kolaylaştırılması

Sürekli Yaratıcılık ve Çalışanların Şirkete Bağlılığ



D) Firmaların Teknolojik Şirket Veri Tabanına Ulaşımın Kolaylaşması / Sesli, Görsel

Trendleri: Verilerin Artırılması,

Kablosuz İletişim,

Çok Kanallı Entegrasyon: Bilgisayar Üzerinden Telefon Görüşmeleri, Ses Tanıma Sistemleri vb.




E-Business Trendleri:


Firmalar geçmişteki deneyimler doğrultusunda geleceğe yönelik çalışmalar yapmaktadırlar.Disney’in CEO’su Micheal Eisner da ‘Eğer geçmişteki müşteri trendleri değerlendirilmeseydi; geleceğin dünyası geçmişin dünyası olabilirdi’ diyerek geçmiş tecrübelerin önemini vurgulamıştır. Warren Buffet ise bu konuda ‘ Geçmişin aynası her zaman geleceğin aynasından net görünür.’ demiştir. Benjamin Franklin de ‘Geçmişe bak! Yoksa kendini geride bulursun...’ diyerek geçmiş tecrübelerin önemini vurgulamaktadır. E-Tic’de hedeflenen başarıya ulaşmak için iş stratejisi ve yöntemleri ile geçmiş deneyinler de kapsamlı şekilde düşünülüp gözden geçirilmelidir.


Eğer başarılı bir site ile yapılacak bencmarking yoluyla şirketin ve servisin avantaj ve dezavantajları belirlenmezse, ürün ve hizmetler yaratıcı ve teknoloji geliştirici ar-ge araştırmaları ile fark yaratacak şekilde yenilenmezse ,ürünlerin pazar talepleriyle ilgili kapsamlı bir araştırma yapılmazsa başarı şansı yok denecek kadar azdır.


Bu çalışmalar doğrultusunda trendleri belirlemek müşteri davranışları ve memnuniyetsizliğin giderilmesi ve yeni fırsatların belirlenmesinde büyük rol oynamaktadır.Peki bu trendleri yakalayabilen girişimci yöneticiler kimlerdir?Müşteri trendlerini farkedebilen teknolojik gelişmeleri ve yeni organizasyonel yapılanmayı öngörebilen yöneticilere ‘girişimci yönetici’ diyebiliriz.


Lider yöneticiler genelde takip edilenlerdir. Firmaları yeni trendlere yönlendirmek fizibilite ve rantabilite açısından herzaman kolay olmayabilir.Yöneticiler karşılaşabilecekleri problemlere karşı dikkatli olmalı ve esnek yapıya hızla uyarlayabilmelidirler.


E-Business acısından trend nedir? Trend belirleme eski ürünlerin yeniden paketlenip satılması anlamına gelmemektedir.Yoğun ve zamanı kısıtlı müşterilerin saldırgan rekabet ortamında düşük marjla ve benzer ürünlerle buluştuklarını düşünürsek bu yönetim modelinin makul bir stratejıyle değiştirilmesi gerekmektedir. Şirketler sektördeki gelişmelere ve değişimlere uyum sağlayamazlarsa müşteriler gecikme hata ve uygunsuzluk durumlarında rakip firmalara geçerek şirketleri cezalandırırlar.


Trendlerle daha kısa süreli Fad’lerden de bahsetmeliyim. Samanalevi gibi birden parlayan ve aniden yok olan beğenilerdir. Trendler ise daha yavaş başlarlar. Zaman içinde kabul görürler. 5-10 yıl gibi bi sürede pazarda etkili olurlar. Buna en iyi örnek ise WEB.




MÜŞTERİ TRENDLERİ



SERVİS HIZININ ARTTIRILMASI


Müşteri trendleri açısından zaman çok önemli bir kriterdir. E-Tic ‘in temel amaçlarındandır. Şirketler başarı için ilerlemeyle araştırma,seçim gibi talimatları birarada yürütmelidir.

Siparişlerin kabulü ,üretime gönderilmesi , envanterin güncellenmesi , arz-stok durumunun kontrolü gibi aşamalar gerçekleşirken arada ki bürokratik safhalar azaltılmalıdır.

E-CRM ise müşterinin ulaşmak istediği ürün ve hizmete en kısa zamanda ve kesintisiz erişebilmesini öngörmektedir.Müşteri memnuniyetinin daha kısa zamanda daha düşük maliyetle gerçekleşmesi firmalar içinde CRM’i oldukça önemli kılmaktadır.Yön’in servis gecikmelerinde ki nedenleri araştırıp hızla çözümlemesi iş dünyasında ki devamlılığı için vazgeçilmez bir kriterdir.

SELF SERVİS HİZMET


Self servis hizmet dendiğinde müşterilerin herhangi bir aracı olmaksızın işlemlerini on-line olarak ve hızla gerçekleştirmelerini anlıyoruz.Günümüzde emlakçılıktan sigortaya seyahatten kiralama hizmetlerine kadar birçok sektörde bu gelişmeler yaşanmaktadır.Web ortamında iş dünyasını etkileyen yeni fırsatlar yaratılmalıdır.

Bu durumda firmaların web siteleri bilgi sunan ve işlem yapabilen ve müşteri ihtiyaçlarının giderilmesinde müşteriyle ilgili bilginin toplanıp, değerlendirilmesinde ki önemli bir evredir.

Selfservis hizmet yeni ekonomik anlayışta müşteriye odaklanma ve şirket müşteri ilişkilerini geliştirme fırsatı da sunmaktadır.Yüksek üretim kalitesine bağlı olarak tutarlı esnek ve kullanımı kolay servisle beraber faturalama , taşıma ve dökümantasyon hizmet sektörünün ayrılmaz parçası haline gelmiştir.

Müşteriler daha hızlı ve entegre servis hizmeti beklemekteler.İyi bir yönetime bağlı olarak servis kalitesinin koordine yönetilmesi gerekmektedir.

Müşterilere istedikleri hizmeti hızlı ve kolay erişilebilir sunmanın yanısıra isteyebilecekleri bilgilere kolaylıkla ulaşmalarını temin ederek tüm işlemlerini bu siteden gerçekleştirmelerini sağlamalıyız.Devamlı iletişim halinde bulunmak ilgi alanlarını öğrenmek süreklilik açısından önemlidir.Bunun en kolay ve ucuz yoluda WEB’dir.Yapılan anketlerle ulaşılan bilgiler çok önemlidir.Ör:Reebok sayfasında ki anketi dolduran müşterilere e-mail ile sevdikleri sporcuların resimlerini göndermekte ve ilgiyi sıcak tutmaktalar.Başka bir örnek; Dell firması müşterilerin sorunlarını ve şikayetlerini iletecekleri Dell Newsgroup oluşturdu ve sorunların %90 ‘ını 24 saat içerisinde bu şekilde çözümlüyor.Amerika’da ki havayolları firmaları ise kalkış ve varış zamanlarını, oturma planını , lojistik hizmetlerini ve bilet rezervasyonlarını on-line olarak internet üzerinden gerçekleştirmekteler.


ENTEGRE ÇÖZÜMLER SUNMAK


Günümüzde insanlar için alışverişe çıkıp mağaza mağaza dolaşmak yapılacaklar listesinin sonlarında yeralmaktadır.Artık müşteriler gittikleri merkezde tüm ihtiyaçlarını karşılamak düşüncesindeler.Wall-Mart buna en güzel örnek.Giyim sektöründe ise GAP.Şapkadan kemere , kravatdan çoraba tüm textil ürünlerini aynı çatı altında bulmak mümkün.Müşterilerde firmalardan en iyi yaptıkları işe yönelmelerini beklemekteler.

Eğer firmanın bir bölümü yada departmanı diğerlerinden daha yavaş işliyorsa sorunun köküne inmeliyiz.Temelden yola çıkarak en iyiyi başarmak için ‘Neden Neden ‘ sorusunun en mükemmel cevabını aramalıyız.

Bir çatı altında topladığımız ürünlerimizden müşterileri haberdar etmek pazarlama açısından oldukça önemlidir.Hazırlanacak e-kataloglar ürün ve hizmetlerle ilgili tüm detayları içermeli ve kolay ulaşılabilir olmalıdır.Böylece müşteri bağımlılığı sağlanabilir.

CRM açısından düşünüldüğünde müşterilerin sadece ihtiyaçlarını belirlemek ve buna yönelik çözümler sunmanın yanısıra onların beklentilerini de belirleyerek bu doğrultuda çalışmalıyız.Problemleri müşteri perspektifiyle değerlendirmeliyiz.Bunun için iş hayatının her noktasında sıcak ilişkiler içinde olunmalıdır.

Müşterilerin artık aracılara yada distrübütör kanallarına ihtiyaç duymadıkları bir gerçek.Entegre hizmet ve tek noktadan alış-veriş istemekteler.Birçok üreticinin ve merkezin bulunduğu seçme şansının çok olduğu rekabet ortamında akılcı radikal çözümlerle ve müşteri odaklı hizmet anlayışıyla potansiyel müşteriyi devamlı müşteri kitlesi haline dönüştürebilirsek hedeflenen başarıya ulaşılır.

Müşteri Profili: İnternet’de en çok tercih edilen ürünler:kitap , CD ,bilgisayar malzemeleri üst sırada yeralmaktadır.Son zamanlarda Amerika ve Kanada’da giyim sektörüde önemli bir konuma gelmiştir.En çok alışveriş yapılan site Amazon.com.Genelde iyi eğitimli , teknolojiye yatkın ve yıllık kazancı 50000-55000 USD civarında ki erkek müşteriler genel müşteri profilini oluşturmaktala

16 Nisan 2011 Cumartesi

düşünüyorum vol.1

Bence çok şahane olan bir fikrimi paylaşmak istiyorum. Mesele,zeki bir nesil..

Şimdi efenim,kutsal kitaplarda da belirtildiği gibi yahudiler özel bir kitle zeka olarak.Kuran'da Yahudilerin seçilmiş bir ırk olduğundan söz ediliyor.

Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi (bir dönem) alemlere üstün kıldığımı hatırlayın. ( 2 Bakara Suresi, 47)

Kendilerine verdiğimiz Kitabı gereği gibi okuyanlar, işte ona iman edenler bunlardır. Kim de onu inkar ederse, artık onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir. Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi (bir dönem) alemlere muhakkak üstün kıldığımı hatırlayın. ( 2 Bakara Suresi, 121-122)


Hatta genetik yapılarında da bir farklılık olduğunu bir yerlerde okumuştum. Bildiğin Kayseri kafası var adamlarda. Filozofların,bilim adamların ne bileyim ünlü işletmelerin çoğu Yahudi.Yahudi tefeciler Orta çağda bir çok krala borç vermişler.7 milyonluk nüfusla dünyayı parmaklarında oynatabiliyorlar.

Evlenirken ise,kendi benliklerini kaybedip asimile olmamak ve genetik özelliklerini bozmamak için eşlerini kendi ırklarından seçiyorlar.Ve bu "zeka" olayının bugüne kadar gelmesi sanırım bundan.

Ya da Rusların kadın-erkek hiç farketmez,bu kadar güzel olmalarının sebebi ise;zamanında bir yasa mı desem ne desem bilemedim, çeşitli soylardan hem kadın hem erkek güzel olanlarını evlendirerek bu günkü nesli ortaya çıkarmışlar.

Ben de diyorum ki,en azından zeka olarak, kişiler evlenmek için başvurduklarında IQ testi istesinler ve belli seviyenin üzerinde olanlara çocuk sahibi olma ehliyeti versinler. Hadi bu fikrimi uçuk buldunuz,ama hakkaten herkes çocuk sahibi olmasın,en azından bunun için bir yasa çıksın!

8 Nisan 2011 Cuma

yaktın beni marx!


mübarek yazımızın, kapital’in kısa kısa denemelerden derlendiği bölümünden başlamak istiyorum. yazarımızın bu söylediği tamamen doğrudur, kapital zaten marx’ın planı dahilinde 6. cilt olması gerekiyordu. sermaye, toprak mülkiyeti, ücretli emek, devlet, dış ticaret ve dünya pazarı ve bunalımlar. bunun gerekliliği olarak marx, kapital’i ilk yazmaya başladığı dönemlerde kısa kısa bu yeni düzeni anlatmaya başlamış, ancak böyle olmayacağını görünce ve ne denli zahmetli ve zor bir işin içine girdiğini anlayınca bazı yazılarını, farklı ciltler olarak değil de, bildiğimiz üç ciltlik bölüm içine sokmaya çalışmıştır. çalışmıştır diyorum, çünkü çoğu yazısı da o üç ciltlik bölümde kendisine yer bulamamış ve ne yazık ki kaybolup gitmiş ya da engels’in başka kitapların içine sokması ile bütünlüğünü yitirmiş ve bir nevi değerini kaybetmiştir. hepimizin malumu ki, marx ilk cildi çıkarttıktan sonra diğer ciltlerin hazırlıklarını yaparken ölmüş ve taslak halindeki yazılarını engels toplamış ve iki cildi çıkartabilmiştir. bu taslaklar marx’ın, 1860-68 arası el yazmalarından başka bir şey değildir. yine marx’ın ricardo’dan etkilendiğinin bilinmesine, mal bulmuş mağribi gibi neden sevinmişlerdir anlamış değilim. marx, zaten bunu kabul eder ve daha sonra onu eleştirerek, hata ve yanlışlarını bularak aşar, özgün bir iktisat teoremi ortaya koyar. bunun en bilinen örneği, ricardo’nun, toprağın üretken olduğu söylevine karşılık, marx’ın, emek’in üretken olduğunu söylemesidir. buna benzer bir başka olay ise, marx’ın, ricardo’nun, işçilerin ücretlerinin standartların altına düşemeyeceği (toplum standartları) görüşlerini de eleştirmiştir. saymaya kalksak bir sürü örnek çıkartabiliriz, ancak yazara önermek gerekirse bu ayrımı görmesi için, o önemsizleştirmeye çalıştığı “kısa kısa” yazıları okusun. rousseau ile aynı kapıya çıktığı eleştirisini nereye dayandırıyor bilmiyorum, yalnız “marx’ın suç ortağı” engels, rousseau ile ve eşitlik düşünceleri ile çokça dalga geçmiş, paris’in kahvelerinde daha ötesi konuşuluyor, demiştir. marx’ın da buna benzer görüşleri olsa da, rousseau’yu daha çok engels, durağan ve muhafazakar tutum almasından dolayı eleştirmiştir. yaptıklarının hakkını verip saygı duymuşlarsa da burjuva toplumunun müjdesini verenler ile aynı kapıya çıkmaları mümkün dahi değildir.

‘bütün ülkelerin işçileri, birleşin’ sözü, komünist birlik ya da adalet birliği gibi örgütlerin zamanında çıkan, komünist parti manifestosu’nda geçen bir slogandır. birlik, örgüt, parti gibi ortamlarda birinin yarattığını sahiplenmesi ve ‘bu benim demesi’ ne kadar abes ise, schapper’in yapmadığı yani, benim!, diye tutturmadığı ise o kadar doğrudur. komünist birlik üyelerinin (marx ve engels de üye) isteği doğrultusunda yazılan bu manifesto, birlik’in sloganı ile son bulmuştur. çok normaldir. bu koca koca, yazılmış sloganın yanına dipnot düşülüp, schapper söylemiştir, demek ne kadar anlamlıdır bilemeyeceğim ama, hayatlarında birlik olamayıp, düşünceyi bile bir özel mülkiyet haline getirenlerin tabii ki anlayamayacağı bir şeydir bu. ha keza, dinin toplumların bir afyonu olduğunu söylemek de aynı kapıya çıkar. ilk o kullandı, ilk şu kullandı değil, herkes kendi yorumuna göre kullanmıştır. yazıda bahsedilen kişiyi tanımıyorum, demiş olabilir ama artı-değer teorisini açıklarken bile aristoteles’in ilk ortaya atan olduğunu söyleyecek kadar bu tür şeyleri önemsemeyecek bir adama böyle payeler yüklemek hoş değildir.

marx’ın hiç çalışmayıp, işçilerin sorunları ile ilgilendiğini bir dergide yazı yazan adamın dillendirmesi kadar yerini bilmezlik yoktur sanırım. hiç mi duymamıştır acaba, kafa emekçisini ya da fikir üretmenin de bir üretim olduğunu, bunun en nihayetinde bir değer olduğu için işçiliğe tekabül ettiğini. ama bunlar önemsiz şeylerdir, her zaman kapitalistin hesabına çalışıp, toplumsal ilerlemeyi bir kenara bırakmamız ve burjuva için çalışıp, sömürülmemiz gereklidir. hem neyimize işçilerin yaşamları ile ilgili sorunları ortaya dökmek, işçi bile değilsin, evde yatmışın yıllar yılı. böyle terbiyesiz adamdır bu marx.

marx büyük bir hırsızdır, sömürü düşlerinizin perdesini çalmıştır, gizleyebileceğiniz hiçbir şey kalmamıştır artık. ve suçun toplumsal olduğunu bilen bizler, marx’ın hırsız olmasında da toplumu, üretim ilişkilerini sorumlu tutuyor, eylemini saygıyla karşılıyoruz. ezilenler olarak, prometheus’dan bu yana hırsızlık yapmaya devam ediyoruz. dün ateş ve fikirler, bugün perde, yarın tüm dünyayı çalacağız ve ezilenlerin hesabına don kişotvari kullanacağız.

2 Nisan 2011 Cumartesi

neyleyeyim

aya öfkelenmişim ben,
işte böyle kapkaranlık bir gece olmuşum.
padişaha kızmışım,
çırılçıplak bir yoksul olmuşum.

güzeller sıltanı gel demiş,
evine çağırmış beni.
ben bir yolunu bulmuşum,
yola baş kaldırmışım.

sevgilim baş çeker, naz ederse,
gamlara atar, kararsız korsa beni,
bir kez olsun ah demem, inad için.
ah'a da kızmışım ben.

bir bakarsın altınla aldatırlar beni o.
bir bakarsın şanla şerefle aldatırlar beni.
oysa altın falan istemiş değilim ondan,
şanla şerefe hele çoktan boş vermişim.

ben bir demirim,
mıknatıstan kaçıyorum.
bir saman çöpüyüm ben,
mıknatıslara yan çizmişim.

ben öyle bir zerreyim ki,
bütün âleme isyan etmişim.
havaya, toprağa isyan etmişim,
ateşe, suya isyan etmişim.
altı yöne isyan etmişim.
beş duyuya isyan etmişim.

hava, toprak, ateş, su da neymiş ki,
altı yön de neymiş,
beş duyu da ne.
benim için hiç bir şey umurumda değil.

mevlana celadeddini rum-i

1 Nisan 2011 Cuma

kısmetimin yüzüne telefonu kapattım.



Efenim ben bugün bir bok yedim,çok vahim. Telefonum çaldı,"Derya hanım merhabalar, şu siteden cv'nizi bulduk,görüşmek istiyoruz.Firmamızın yöneticileri yabancı,Türkçe bilmiyorlar. Onlarla bizim aramızda köprü olacaksınız.Uygunsanız salı günü görüşelim." dedi hanım abla.Ben de " salı günü benim sınavım var,başka gün olmaz mı" diye yanıtladım. " Yöneticilerimiz salı gününe kadar burdalar,mümkün değil." dedi.Ben de has Türk olarak "kısmet değilmiş, napalım,kolay gelsin" diyerekten telefonu kapattım.

A benim salak kızım,hocanla konuşup halledemez miydin, evet hallederdim. İşte bu da böyle bir mallığım. Ama sevindim yine de, işler kesattı,arayan soran yoktu.Umut ışığı oldu benim için.

Neyse, bunun üzerine kariyer sitelerine daha çok yoğunlaştım,açtım bakınıyorum. İş verenlerin yorumları bölümü var. Hepsi atmış tutmuş. İşte şu kadar kişiye iş imkanı sağlıyoruz, eğitimler veriyoruz,hep bu siteden çalışanlarımıza ulaşıyoruz. Staj deneyimlerine,kültürel,sosyal aktivitelerine dikkat ediyoruz. etc...

Nah ediyorsunuz,buluyorsunuz,alıyorsunuz. Kısaca şöyle demek istiyorum. " Hepiniz Orospu Çocuğusunuz!" ( Bunu söyleyince aklıma liseden bir anı geldi. Bir sınav vardı o gün ve iptal ettirmeye çalışıyorları, sınıfça herkes öğretmenler odasının kapısında hocam hocam nolur hocam diye bağırınırken, asi gencin biri kalabalığın arkasında el yumruk olmuş vaziyette,tempolu bir şekilde "heeepiniiiz orospuuu çocuğusunuz" diyerekten hocalara sesleniyordu.Acaba kim o genç? asdfghjk )

Gittim,gördüm,beğenmedim.


Geçen hafta 4 gün süren bir konferansa katıldım.İBB'nin gençlik şurası altında bakanların katılımı ile gerçekleşeceği söylnenen, Türkiye'nin 2023 vizyonuna genç fikirler katmak idi amaç. Ama düzenleyen kesimden de belli olacağı gibi AKP'li gençlerin fikir ve vizyonlarıydı. Yani şu anki bakış açılarından pek bir farkı yok.

Bakan falan gelmedi. Kendi aralarından seçtikleri moderatör kıvamında Genç Bakanlar vardı ve biz de millet vekili oluyorduk. Toplantı tutanaklarının devlet erkanlarına bildireceği söylendi. Açılış konuşmalarında kendi aralarında çıkardıkları milletvekili aday adayına kapalı bir şekilde destek istendi.

Şura sonuçları resmi bir şekilde açıklanmadı ama gördüğüm kadarıyla günümüz gençlerinin 2023 vizyonunuz ne kadar dar olduğunu belirtmek isterim. Genel olarak izleyiciydim,pek bir katılımım olmadı ama kendileri çalıp kendileri oynadı diyebilirim.

Aklımda kalan çözüm önerilerini söyliyeyim;
Din kültürü dersinin ilkokulda zorunlu orta ve lise düzeyinde seçmeli ama daha ayrıntılı ve bilgilendirici bir yapıya kavuşması;

İmam hatip sonrası Diyanet Meslek Yüksek Okulları’nın oluşturulması;

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın özerk bir yapıya kavuşması sağlanmalı

Bu kriterler dahilinde başkanın, taşradaki tüm imamlar tarafından oluşturulan bir platform aracılığıyla ilk aşamada imkan varsa direk bir kişinin oy çokluğu ile seçilmesi veya seçilen belirli sayıda kişi arasından bir kişinin atanması;

Kızlarda kaldırılmış olan ancak erkeklerde devam eden Kuran öğreniminde 12 yaş sınırlamasının kaldırılması.

Emniyet Genel Müdürlüğünün elektronik ekipman ve teçhizatının gerekli ölçülerde sağlanması gerekir.

Merkezi bütçe ya da Bakanlık bütçesinden Sivil Toplum Kuruluşlarına belli bir ölçekte pay aktarılması gerekmektedir.

Kültür ve Turizm Bakanlığı çalışma grubunda ise kültür bilicinin arttırılması konul bir proje öne sürüldü,bunun için bir ders konulması önerilecek:

Okullarımızda ‘Geleceğimi Geçmişimle Şekillendiriyorum’ adı altında verilecek, 4.ve 5. sınıf öğrencilerini kapsayan haftada 1 saat olacak bu ders ile öğrencilerimizin öncelikle yerel kültürleri ardından ülke kültürleri hakkında bilgi sahibi olması sağlanacaktır.

Ancak İBB’nin düzenlediği ve MTTB’nin de katılımcıları arasında olduğu bir Şura’dan beklenebileceği üzere kültürde kastedilen Türk İslam kültürü:

Amacımızı tarihi mekanlarla sınırlandırırsak bakış açımızı kısıtlayacağımızdan bu coğrafyaya ait hat, tezhib, ebru vb. güzel sanatları icra eden sanatçılarımızın okullarda düzenleyeceği etkinliklerle öğrencilerimizde merak uyandırması ve meraklı çocuklarımızı kurslara yönlendirmektir.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı toplantısında gündeme gelen öneriler de AKP’nin şimdiye kadar dile getirdiklerinden çok farklı değildi:

Kalifiye eleman yetiştirilmesi bilincinin yerleşmesini sağlamak amacıyla, ve gelişmesi için meslek liselerinin ve özel sektörün belirli konularda yardımlaşması, şirketlerin meslek lisesi öğrencilerini yetiştirip staj imkanı tanıması, karşılığında devletten teşvik alarak dual sistemin geliştirilmesi.

Ayrıca Kürtçe'nin her yerde serbest olması,eğitim dilinin Kürtçe olması ( her hangibir yerde Kürtçe kursu bulamadıklarını ifade eden gençler vardı,kürtçe kursunu çok rahat bir şekilde bulabilirsiniz,bence görmek istememişsiniz.)

Baş örtüsü özgürlüğünün sonuna kadar desteklenmesi ( okul, iş)

Nükleer santrallerin kurulması ve sayısının arttırılması.

Basın özgürlüğüne de " bazı şeyler yasaklanmalı" olarak fikirlerini belirttiler.

Evet,geleceğimiz bu şekilde yönlenecek.Gençlerimizin bakış açısı bu.