31 Ekim 2012 Çarşamba

Ben yine rüya gördüm. Bu sefer korku filmi tadında. İnsanlar falan kayboluyor, telefonlar kapanıyor. Başlıyorum.

Bir minibüsteyim ama gezi arabası. Herkes de böyle nevale poşetleri falan var. 2 tane ufak çocuk, sarı saçlı yaşlı kadınlar var. Bir yeri gezdik geldik,artık geri döneceğiz. Ama arabayı bok götürüyor. Her tarafta poşetler, yemek artıkları var. Ama bu kadınlar oturmuşlar bikbik konuşuyorlar. Kafam attı. Bok götürme mevzulu ufak bir nutuk çektim kendilerine. Çocuğun biri de park gördü,ağlamaya başladı. Mola verdik. Ben arabayı falan toparladım. Kimse yok ortalarda. Dedim bakınayım bari. Sol tarafta sanayi gibi bir yer var. Herifler toplanmışlar. Sonra birden orası otobüs terminali oldu. Bir sürü kıçı kırık otobüsler. Ama öyle park etmişler ki baştaki ile sondaki çıkmadıkça o otobüsler çıkamazlar. Öyle mühendislik harikası yani. Polis geldi,birini arıyormuş. Ben de yardım edeyim dedim. Otobüslere dışardan bakıyorum ama içlerine girmiyorum. Hatta biri Ses Turizmdi. Sonra gene bakınırken bir tane motosikletli geldi, geldi,geldi, en sondaki kullanılmayan dükkandan içeri girdi. İçeride de duşakabin varmış. İçine düştü,kafasını vurdu,kaldı öyle. Sakallı bir herif. Kimse oralı olmadı. Birini gördüm. Dedim "sen 155'i ara, ben 112'yi arayayım. Adam ölmesin." Kime dedimse sanki "he he "dedi gitti puşt. Sonra orası birden bire evin içi oldu. Adam banyoda ölü vaziyette yatıyor. Ben koridorda birini birini bulmaya çalışıyorum, aynı zamanda 112'yi arıyorum. 112 açtı. Sesimi duymuyormuşçasına konuşmaya başladı. Ben de salonun camından sarktım olayı anlatıyorum heyecanlı heyecanlı." Adam düştü,kafayı vurdu. Ben adresi bilmiyorum. Yanımda da kimse yok. Sadece otobüs terminali gibi bir yer diyorum."Lan bi baktım telefon kapanmış. Kendi kendime anlatıyorum. 155'i aradım. Onda da aynı şey oldu.Ev böyle kasvetli, karanlık,izbe. Diyorum ki; " yeşil paltomu alayım da yardım çağırmaya dışarı gideyim.". Paltomu aldım,kapıdan çıktım. ve orada uyandım.

Korkuyorum ya.

29 Ekim 2012 Pazartesi

Yine Birgün Hastayım..

Herkesi, her şeyi dışarıdan takip ediyorum. Kafamda dönüp dolaşan şeylerin adını riyakarlık  koyarak bazı şeyleri noktalıyorum. Arkadaş olaylarından falan bahsetmeyeceğim. Genel olarak hepimizin gördüğü olayların kafama yatmayan kesimlerini yani riyakarlık olarak isimlendirdiğim noktaları yazacağım.

En sinir olduğum şey ve asla tahammül edemediğim şey salak yerine koyulmaktır. Çıldırıyorum,insanlıktan çıkıyorum. Beni ecdatlarına sövmek zorunda bırakıyorlar ki hiç hoşlandığım şey değildir. Yerseniz eğer.

Ali Ağaoğlu'na gıcık oluyorum Van depreminden beridir. Yedi sülalesine bir asır yetecek kadar parası olmasına rağmen çıkmış tv'ye bağış topluyor. O adamı, marka stratejisi neticesinde oraya çıkaran adamın aklına tüküreyim. Demezler mi adama ; " Madem sen bu devrin adamısın, götürdüğün paranın,aldığın ihalenin haddi hesabı yok. Yap ulan bedava konut. Seni o noktaya getiren kesimin yüzünü kara çıkartma.". Ama ne yaptı? " Ben bile çıkardım para verdim,siz de verin." mesajı verdi. Gariban adama duygu sömürüsü yaparak paralarını topladılar.Sonra o paralara ne oldu bilen yok. Van'daki deprem konutlarında ve yenileme çalışmalarında yapılan yolsuzluğun ortaya çıkarılmaması için yerel gazetecilere 100 adet konut ayrıldığını biliyor muydunuz? O paralar kimlerin götüne sıvandı,bilinmiyor. 

Din olayına değinmek istiyorum yüksek müsaadelerinizle. Müslüman,müslümanlık, islamiyet, arapça gibi kelimeler görünce,duyunca bile şeytan görmüş gibi oluyorlar. Ama haham, papaz,haç, hristiyan gibi kelimelerde ayn durum geçerli değil. Huysuz Virjin'in oynadığı cips reklamındaki cipsin paketinin üzerindeki domateste haç gizliydi. Subliminal mesaj olarak. Biri çıkıp " haç koymuşlar üstüne!" dedi. Anaaaaam millet bir tiye aldı bunu,görmek lazım. Yok işte haç varmış da ne olmuş, onu görünce kiliseye mi koşacakmış, din mi değiştirecekmiş falan filan. Evet, bu dediklerinin hiç birini belki yapmayacaksın. Ama neden var o orada, neden gerek duymuşlar o tarz bir hareket yapmaya? Bunu düşünmeden hemen saydırmaya başlıyorsun. Paketin üstünde haç değil de, arapça bir yazı olsaydı, hemen başlarlardı;" çocuklarımızın beynini yıkamaya çalışıyorlar, ülke elden gidiyor, şeriat gelecek,yobazlar, bu marka cipsi almayacak 1 milyon kişi bulabilirim.". Neden böyle? Neden bir tarafı itin götüne sokarken diğer tarafı göklere çıkarıyoruz? 

Sosyal medya denen bokta ülkemizi ve düzenimizi büyük bir cesaretle koruyan kardeşlerimize de lafım var. Tenzih ettiğim kişiler muhakkak var. Malum önümüz Cumhuriyet Bayramı. Bu senenin moda olan lafı şu; "Yarın Cumhuriyet'i ilan ediyoruz İsmet!". Bugün en az 100 kere okudum bu tarz bir cümleyi. Kutlamaya izin vermemişler, ama o yine de kutlamaya gidecekmiş. Belki polis içeri alırmış. Cumhuriyet için kendini feda etmiş olurmuş. Hele hele! Şu laflara bak! İnsanların bu kutlama coşkusunun altında yasak var. Yıllar evvel kimse gelmezdi. Okullar toplar götürürdü,herkes kaçar giderdi. Madem bu kadar bazı şeylerin farkındasın, bunu her hareketinde her gün göster. Yılda bir defa meydanlara gidip bayrak sallayarak facebook fotosu çekip koymakla olmuyor bazı şeyler. Bir kere de zihniyetin " dostlar alışverişte görsün." olmasın. Hiç samimi bulmuyorum. 

"Barış,barış!" diye inleyen kemçük ağızlı dostlarımı anmazsam darılırlar bana. Bir takım "insanlar" barış görüşmeleri olduğunu belirtti yine yakın zamanda. Ama durdu mu olaylar? Yok.Bugün yine 1 polis öldü. Ki kıl payı atlatılmış bir olaymış. Roketlerin hepsi patlamamış. Neyse.. 680 PKK'lı ve KCK'lı açlık grevindeymiş. Kimisine göre bu sayı 10.000. Bilemiyorum. Kurban Bayramı nedeniyle barış güvercinleri yine duygu sömürüsüne başladılar.Yok biz evimizde löp löp etleri yiyecekmişiz. Onlar bizim haklarımızı savunmak için aç kalıyorlarmış. Hiç düşünmüş müyüz boğazımızdan nasıl geçecek diye. Valla güzel geçti canım kardeşim. BDP'li vekiller löp löp malları götürürken, 5 yıldızlı otellerde karılarla tatil yaparken nasıl içleri rahatsa benim de rahat. Hapishanelerde yemek veriliyor mu? Veriliyor. Yesinler o zaman. He bu arada yapılan greve de inanmıyorum. Tarihte örnekleri mevcut. Kesin vardır bir halt.

İnsan kadar adi bir varlık yok. Amaç ve isteklere ulaşmak için her şeyi ama her şeyi yapabilirler ve bunlar için sadece "istemek" kavramı yeterlidir.





19 Ekim 2012 Cuma

teknolojik aletlerden hiç yüzüm gülmedi benim. neye elimi attıysan elimde kaldı. kulaklıktan tut bilgisayara kadar. ama vallahi benim suçum günahım yok.

geçen sene bu aylarda bilgisayar aldım. casper marka. sırf türk malı olduğu için aldım. zaten bilgisayarı ödev yapmak, nette gezinmek ve film izlemek için kullanıyorum. çok şahane ötesi bişeye ihtiyacım yok. neyse, bir kaç ay sonra bilgisayarımı koyduğum yerden ufak plastik parçaları toplamaya başladım. nerden koptuğu hakkında en ufak bir fikrim yok. bir gün ekranı kaldırdığımda sol ekran plastiğinin birbirinden ayrıldığını gördüm. plastik parçaları ordan düşüyormuş. temmuz ayında aldım servise götürdüm,aldığım yere. adam garanti kapsamında olmadığını söyledi. dedim, kısa kes yap,parasını vericem. parça yok,gelince ararız dedi. ama aramadı. ekim ayının sonuna geldik. hala aramadı lavuk. neyse ben de casperın şikayet hattına şikayetimi yazdım. ilgilendiler. gönderin bakalım dediler. eyvallah dedim. bu pazartesi ups kargo ile gönderdim. ellerim kırılaydı da göndermeseydim. resmen bilgisayarın ırzına geçmişler, götü başı dağıtmışlar.

bugün geldi bilgisayarım. şok geçirdim. oha dedim çağ mı atladık, 3 güne yapıp gönderdiler falan diye annemle şakalaşıyorum.kutuyu açmamla göt olmam bir oldu aziz dostlarım. hiçbir işlem yapılmadığı gibi bilgisayarın altındaki kapak açılmış ve öyle kalmış. ekran iyice yerinden çıkmış.kutudan 1 vida bir de ucu çıktı. sinirim geçmeden hemen casper servisi arayayım dedim. gene göt oldum. bilgisayarım hasarlı olduğu için kabul edilmemiş. geri gönderilmiş. bunu da bana ups kuryesinin söylemesi gerekiyormuş. bu sefer 2 kat sinirlendim, ups kargoya mail döşedim. aradılar. rapor yazdılar. bilir kişi gönderiyorlarmış. onu bekliyorum.

buradan çıkarılacak ders herhangi bir elektronik eşya alırsanız, markasından ziyade teknik servisini araştırın. çooooook müthiş önemli. mesela casper almayın,acer almayın. bokun bokular. ayrıca kargonuzu kendiniz götürecek mesafede iseniz kendiniz götürün. böyle göt gibi kalırsınız. otobüs şirketine versem sağlam gider gelirdi lan.

bunları yaparken ki amacım, babama bişey demeden kendi işimi halletmekti. bilgisayarı kırdım desem çıldıracak adam. demir olsa dayanmaz diyor. ters adamın işleri ters oluyor azizim.

14 Ekim 2012 Pazar

aziz dostlarım merhaba;

sevgiyle selamlıyorum sizleri.

ağzıma hiç yakışmıyor böyle kelimeler. lakin gerçek hayatta tanımadığım kodaman insanlara karşı konuşmam böyle ne yazık ki. tam olarak böyle değil ama kibarlık derecem bu. biraz götüm kalksın konuşmam bu tarz olacak ama. o ışık var bende. sanal alemde çok kibar bir insan değilim. ama hani çok saygı değer psikologlarımızın da dediği gibi olmak istediğim insan gibi davranıyorum. kaba saba biri olmak değil olmak istediğim şahıs,lakin vermek istediğim tepkiler böyle. hemen hemen hepimizin ki böyle bence. yolda yürürken bir araba size su sıçrattığı zaman ;" heeey dostum! biraz dikkat et. haa!" demiyoruz. " has.kktir,ibne,yavşak,göt veren,pezzzevenk." demiyorsak ben de emel sayın tavrında bir insanım. yani efenim demem odur ki, burda ha.skktir diye tabir ettiğim olayı, gerçek hayatta "hay aksi, hadi ordan" gibi kelime öbekleriyle tasvir ediyorum.

aileden falan gelen bişey de değil. anneannem büyüttü beni. çok kibar bir kadındı.annem de öyledir. ama anneannemden sonra katı bir disiplin altına girdim. olan orda oldu bence.

bu arada ben tez yazıyorum. canım çok sıkılıyor. sıkıntımı saçmak amaçlı takılıyorum. sık sık geleceğim sanırım.