23 Mayıs 2012 Çarşamba

sevgili arkadaşlarım; bugün ki çemkirme konum iibf ve fen-edebiyat fakültesi öğrencileri ve grev.elli kere yazdım, lanet bir eğitim sistemimiz var. yeni üniversiteler açıldıkça iyice boka batacağız.bok konusunda zaten burun hizasındayız iyice görünmemeye başlıcaz. şimdi şu konu da anlaşalım; bu fakültelerde okuyan çoğu kişi öss'de ya da ygs ne boksa ismi sıçtığı için mecburiyetten eğitim alıyor. ben de bir iibf mezunu olarak benim durumum bu. liseden fen çıkışlıyım. istediğim bölüme puanım yetmedi,bir yıl daha hazırlanamam diyip girdim. 2. öğretim mühendisliklere puanım yetiyordu ama harç parası anasının gözü olunca yazmamaya karar verdik.ama pişmanım.çok samimiyim bu konuda. benimle beraber sınava giren arkadaşlarım da tıp, eczacılık okumak istiyorlardı. ama onların da aldığı puan sınıf öğretmenliğine ya da ne bileyim biyoloji,fizik gibi bölümlere yettiği için oralara gittiler. yani hepimiz mecburiyetten okuduk. şimdi çıkıp yok öğretmelik şöyledir, böyle kutsaldır boktur püsürdür demenin bir anlamı yok bence. mecburiyetten o tarafı tutuyorsun. kpss denen illet çok saçma bir şey. en son lise 1'de görmüş olduğum coğrafyadan sorumluyum. torpile falan hiç değinmiyorum zaten. ama bildiğim kadarıyla eğitim bilimlerinde öss mantığı var. yani hangi şehre ne kadar puanla yerleşeceğin belli. yani belli bir puanı almak için kasacaksın. ama a grubu öyle değil. bir kurumun açtığı sınava başvurabilmek için en az 80 puan almak gerekiyor. ve kurum sınavı açıldığı zaman der ki;şu bölümden mezun, şu puan türünden en az 80 almış kişiler başvuru yapabilir. ve başvuran adayalar içerisinden en yüksek 20 kişi sınava çağrılacaktır. yani senin en az 90 küsür puan alman gerekiyor ki kurumun açtığı "sınava" başvurabilesin. sonra kurum sınava girersin. güncel siyaset,iktisat,tarih ıvır zıvırdan yazılı sınava girersin. sonra bu sınavı geçersen mülakata girersin ki mülakatta bilgi sınavının sözel versiyonu. torpilim kralı burda işler.ama ibff mezunları nedense dökülmez sokağa. hepimiz aynı boktan yolun yolcusuyuz. biz daha ezildik,biz daha şöyle olduk falan demenin bir alemi yok ve kimseye de faydası yok.diyeceksin ki madem istihdam fazlalığı var kapa üniversiteleri,kapa bölümleri. zaten öğretim üyeleri de kalitesizlikten kırılıyor. sen sınavı kazandın gittin diyelim ama arkada her sene katlanarak büyüyen işsiz fen-edebiyat fakültesi ve iibf mezunları var. işsizlik çok boktan bir şey bilirim. ama bireysel çıkarları değil toplumsal çıkarları gözetirsek antipati kazanmayız. mesela ben çevremde basbas bağıran öğretmen ve adaylarından ötürü öğretmenlere gıcığım. eğitim neferi falan değiller çünkü. kardeşim hala ilk öğretim seviyesinde,biliyorum ne bok yediklerini, çocuklara ne kadar ilgi alaka gösterdiklerini, ne kadar idealist olduklarını. o yüzden beylik laflarınızdan vaz geçiniz. hiç birimiz kaliteli değiliz. bunu da kabul edelim. grev konusuna gelince, memurlar yetersiz zamları protesto etmişler. eyvallah. ama grevler nedense tek bir zümreye ait olabiliyor. çıkın bakın bir grev meydanına hangi birliklerin bayraklarını, bezlerini göreceksiniz. bu da bu yüzden bana itici geliyor. o zümreye ait değilsek grev yapamazmışız, hakkımızı arayamazmışız gibi bir izlenim doğuyor. her kesim belli şeyleri sahiplenmişler. eğer onlar gibi değilseniz sahiplendikleri şeyden nasiplenemezsiniz,savunamazsınız. hani anti-kapitalist müslüman gençler çıkınca taşak malzemesi oldular ya o hesap. müslüman olunca anti-kaipitalist olamazsın! ya da zamanında izmir'de cumhuriyet mitingi olmuştu. orda sarı saçlı,kırmızı uzun tırnaklı, yakasında beyninden büyük atatürk rozeti takan bir hanım abla, mitinge gelen baş örtülü bir kıza sert çıkmıştı. başı kapalı olunca cumhuriyetçi olamaz bir insan, o hesap. atatürkçü kesimi görüyorum. atatürkçülük onlar gibi olmaksa eksik kalsın hacı. işte bunlar çok itici. kendi götümüze bakmadan bir takım olguları sahipleniyoruz ki şimdiye kadar kime ne yararı oldu bilemiyorum. yapılan grevler falan tamamen reklam kokuyor. bilmeden, duygularımızla oynanmış bir vaziyette büyük patronların oyuncakları oluyoruz. saf duygularımla oynadın tabirinin somut versiyonu bence.

3 yorum:

  1. bi paragraf falan yapaydın keşke bi kerede 12542523423 konuda bombalamışsın :D

    öğretmenlerin zırlaması konusunda hak veriyorum. dediğin gibi "hiç olmazsa öğretmenlik" diye bu mesleği seçip sonra atama için ağlamaları aslında öğretmenliğe hangi yaklaşımda olduklarını gösteriyor. eğitimci mentalitesinde insanlar evvela eğitim fakültelerinin standardının yükseltilmesi için mücadele verir. ayda 1500 tl maaşla işe başlamak için değil.

    memurların zam oranı-grev konusu da değişik tabi. bizde sendikalar sektörden daha çok siyasi olarak tertip edilmiş. haliyle siyasi iktidara göre de sesini çıkartan kısan değişebiliyor. işçiler için de durum bu aslında. %80i merkez sağ çizgide yer alan işçilerin sokağa dökülmesini beklememek lazım. biat kültürü bizim işçimizin tabiatında var, ona da yapacak bişey yok.

    antikapitalist müslümanlar olayı ilginç. ben biraz dalga geçmiştim bu abilerle yalan yok :D sosyalizme atfen "islamcılar sosyalizme,sosyalistler islama" gibi bi pankart olayları olmuştu galiba. antikapitalizme eyvallah da iş sosyalizme falan gidince araya hacı marx efendi de giriyor bi tutarsızlık oluyor haliyle. sosyalizm sınıf mücadelesi ile gelir inşallah maaşallah ile değil. ama etnik kürtçülük dışında sol çizgide gördüğüm tanıdığım insanlar antikapitalist yaklaşımları olan müslüman inanışlı insanlara gayet kibar yaklaşıyorlar. gerçi sıkıntı onların yaklaşımında değil bizim "bizden" dediğimiz anlayışsız mankafalarda, ayrı mevzu.

    YanıtlaSil
  2. yapmıştım aslında paragraf ama yayınla dediğimde böyle çıktı. alışamadım yeni blog görünümüne. =)

    hiçbir mesleği,okulu kötülemiyorum. ama dışarıdan bakınca artık bu tarz bir görünüme sahip oldu. atamalar olsun diye yırtınmak yerine sistem değişsin diye yırtınmak lazım. çünkü diğeri anlık çözüm. 10 bin atama açtı diyelim 10 bin kişi yerleşti.tamam,eyvallah. peki geri kalan kişiler ne yapacak? madem senin ülke olarak bu bölümlerden çıkan iş gücüne ihtiyacın yok boşun milletin hayalleriyle oynama. biliyorum üniversiteler kapanınca bir çok insan ilk seferde üniversiteye girip okuyamayacak ya da hiç okuyamacak ama devlet ve özel sektör sömürüsünün önüne bir nebze geçilmiş olacak.

    sendika olayları ise dediğin gibi siyasi olarak kurulmuş. bu açıdan baktığında aynı şartlara sahip memur ve ya işçilerin çoğu katılmıyor siyasi görüşlerinden ötürü ya da bu tarz eylemler belirli görüşlere ait,bok yere fişlenmeyelim diyerekten katılmıyorlar. sahiplenilmiş yani. ve sendika zümresi sadece isim olarak varlar,davranış olaraktan asla yoklar. teorikler.

    sosyalizm sınıf mücadelesi ile gelir evet ama o da günümüzde teorik. sınıf mücadelesini savunan kitleye,para babalarına bakınca bakmayasım geliyor. bazı başlıkların tanımlarını artık fazlasıyla aştık. ve hala o başlıklara bakarak birbirimizi yaftalıyoruz, kabul ediyoruz ve ya etmiyoruz. şey gibi bu durum; hani küçükken top oynarken sevmediğimiz biri gelir benim topum oynatmıyorum derdik ya o mantık.

    YanıtlaSil
  3. tüh lan bi dünya yazmıştım gönderilemedi dedi iyi mi. neyse yani genel olarak katılmakla beraber sosyalist çevrelerin fikri tutuculuklarını belli noktaya kadar anlayabiliyorum. neticede kurucusu, kriteri, külliyatı, rehberi olan bir ideoloji, adamlar "bu böyle olur,böyle olmalı" diyerek çabalıyorken fikir bazında ayrılıklara yahut farklı çevrelerden gelecek önerilere de kapalılar. burada biraz sıkıntı var. hem muhafazakar çevreleri fikir özgürlüğünü kısıtlamakla suçlayacaksın hem de sosyalizm gibi çok genel bir akımı kendi tekeline alıp katılım gösterme çabasındakileri dışlayacaksın. bizdeki solun atomize olmasının sebebi belki de bu. gerçi en sonunda sosyal demokratlara oy veriyolar ya neyse lan banane sosyalistler düşünsün ehhehe :D

    YanıtlaSil