10 Kasım 2011 Perşembe

ben kimim,biliyor musun?

biraz müdürlerden,başkanlardan falan bahsedelim mi? edelim edelim. müdür,başkan vs. olmak nşa'da (normal şartlar altında) akıllı adam işi değil. neden? sorumluluk altına giriyorsun,hesap veriyorsun,üstüne alıyorsun bazı şeyleri. normal şartlar altında dedim, çünkü biz normal şartların evlatları değiliz.

bizim aklımızla baktığımız zaman, üst düzey yetkili olmak ,bir statü, daha çok para, insanları ezmek,göt öptürtmek,saygı duyulması beklenen bir konum gibi duruyor.hatta gibisi fazla öyle bir konum. bir fıkra var bilir misiniz? vücudun tüm organları bir araya gelip müdür seçmek istemişler. beyin demiş " ben tüm fonksiyonları yönetiyorum,ben olmalıyım.",kalp demiş " ben kan pompalamasam sen nah yürütürsün o fonksiyonları", falan filan. göt de " ben müdür olmalıyım demiş.". tüm organlar buna gülmüş ve müdür o olmamış. neyse göt kızmış bu duruma,sıkmış kendini bir hafta yani tüm sıçım işlemlerini durdurmuş,vücut iflas noktasına gelmiş ve göt müdür olmuş. o zaman bu zaman dünya üzerindeki tüm götler müdür sıfatı altında toplanmış şekerlerim.girişimi yaptım,özetimi geçtim.şimdi ilerleyelim bakalım.

mesela milletvekili gönül dostlarım. milletin vekili,halk seçer değil mi? neymiş bunların görevi,bir kaçını sayalım.milletvekilinin görevleri için anayasaya bakıldığında meclisin yetki ve görevleri diye bir bölüm bulacaksınız. milletvekili de meclis üyesi olduğu için görevleri doğal olarak meclis göreviyle aynıdır. milletvekilleri TBMM'nin üyesi olarak mecliste görev yaparlar. TBMM'nin başlıca görev ve yetkileri ise, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; bakanlar kurulunu ve bakanları denetlemek;bakanlar kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek; bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek; para basılmasına ve savaş ilanına karar vermek; milletlerarası antlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak,gibi gibi.

ancak bunun dışında kamu vicdanı ve siyasi etik açılarından vatandaşlar vekillerinde neler beklerler biraz da onlara bakalım.milletvekili adayı olan kişiler seçim sürecinde seçmenine çeşitli konularda vaatlerde bulunurlar.(üüüf hem de nasıl,ankara'ya deniz getiren bile oldu.) Seçmenler verdikleri sözleri seçildikten sonra tutmalarını beklerler.(hmmmm?!) bu nedenle milletvekili olmadan önce adayların yerine getirmeyecekleri konularda vaatte bulunmamaları gerekir.aksi durum siyasete olan güveni zayıflatır ve neticede sistem zarar görür.(sisteminize sıçayım ben sizin,hem de tam ortasına) milletvekilleri görevde bulundukları süre içerisinde her yasama dönemi sonlarında iletişim araçları yoluyla topluma mal beyanında bulunmalıdırlar.( mal beyanı diyor dikkat,değirmenin suyunu soruyorlar) milletvekillerinin söylemleri, yaşam biçimleri ve davranışları birbirine uyumlu olmalıdır.topluma örnek olmalıdırlar.( ben daha örnek bir insanım,on basarım.)
milletvekili olan kişi halkın ihtiyaç duyduğu hizmetler ve sorunlar hakkında gerek ulusal ve gerekse yerel düzeyde çözüm getirebilecek en az bir alanda uzmanlaşmış olmalıdır.(bak bu çok önemli.paran olduğu sürece her konu da uzmansın sen bu ülkede) yani belli bir alanda bilgi ve beceri sahibi olmalıdır.milletvekilleri görev süreleri içerisinde temsil ettikleri kitlerinin çıkarlarına aykırı
kişisel çıkar peşinde olanların aleti olmamalıdırlar.bu gibi durumlar karşısında kamu yararını önde tutmalıdırlar.(ya ya naturlich) Bu konuda çıkar çevrelerinin baskılarına boyun eğmemelidirler.milletvekili olan bir kişi eğer kamu kurumlarında görev alacaklar hakkında atama ve benzeri şahısları değerlendirme gibi bir güç kullanacaksa tarafsızlık, liyakat ve kamu yararına önem vermelidir.(bu konuda neler söylenmez ki, sadece AKP'nin yediği bir bok değil bu,değinicem)milletvekilleri tüm faaliyetlerinde temsil ettikleri vatandaşlarına karşı açık ve şeffaf olmalıdırlar.( yani diyor ki vatandaşı koyun gibi görme)

evet,görevleri bunlar. peki sonuçlar ne? milletvekili denen kişilerin halı ve tavrını gördüklerimle izah edeyim." ben milletvekiliyim benimle böyle konuşamazsın,sen sürdürtürüm,hapse attırırım,makam arabalarım gelsin vs." adam milletvekili oluum boru mu? ama merakım şu; bu insanların paralarının fazla olması dışında bizden ne gibi fazla özellikleri var? aday olabilmek için belli bir miktar para yatırman gerekiyor,seçim çalışmaları falan.bunlar da hep para. onu geç sırtını dayadığın kelli felli insanlar olmalı. ben asla bu kadar çok paranın temiz bir şekilde kazanılacağını inanmıyorum,asla,never ever,katiyyen. bildiğim birşeyler var da yazmak istemiyorum buraya,zan altında bırakmak istemiyorum. özet olarak bir çoğu trilyonluk adamlar. eski parayla trilyonluk,yenisini hesaplayamadım şimdi. yani paran varsa arkadaşım bu sürüyü güdersin.o kadar vasıfsız insanlar bizim temsilcimiz ki, o kadar saçma insanlar bizi bir şekilde yönetiyorlar ki.. ağzımıza sıçarak bizim ödediğimiz vergilerde oluşan maaşlarını yiyorlar. anlatabildim mi güzel kardeşim?

deprem oldu,adamlar sadece gitti gezdi geldi. bu yani. sonra bir deprem daha oldu,yine gezip geldiler.sonra bir tane daha. milletvekilliğini kendilerini göstermekten ibaret sanıyorlar. karşılık iki çift laf edemiyorlar. neden? tartışmayı bile bilmiyorlar. anayasa için bile toplanamadılar ki bu insanlar hukuk profesörü. konuşarak anlaşamıyor bu insanlar.

şu atama,sınav,torpil meselesine geleyim. AKP döneminde çok güzel patladılar.hani diyorlar ya " AKP kendi adamlarını soktu,kendi adamlarını öğretmen yaptı,el altından yerleştirdi." falan. tamam yaptı,inkar edilecek bir durumları yok. bir kere o ömer dinçer, ali demir tam allahlık tipler. ama bundan önceki hükümetlerde kimse bizi sırça köşklerde ağırlamıyordu değil mi? hatırladık mı? o zamanda onlar kendi adamlarını işlere yerleştiriyordu ama göze batmıyordu. herkes yaptı,herkes sömürdü bizi. şu an AKP değil de CHP olsaydı o kokona,buruşuk yüzüne bir kilo boya sürmüş kadınları jeeplerinin içinde görüyor olurduk,taytlı ama başı kapalı kızlarımızın yerine. çok farklı bir şey olmayacaktı bu torpil konusunda, aynı bokun laciverdi yani. şirketlere bakın, hükümetler değiştikçe yeni yeni isimler duyuyoruz değil mi? yeni iş adamları, yeni müteahhitler duyduk değil mi? ayrıca onların da ta amına koyayım ben. şu an bu ülkede yeni doğan bebekler bile borçluysa sebebi bu pezevenklerin şirketlerinin devletten aldıkları kredilerdir. ödemiyorlar ve devletin borcunu sen vergi olarak ödüyorsun. sonra bu ibneler seni köpek gibi çalıştırıyorlar özel sektör ayağına. bre pezevenk senin borcunu ödüyorum lan ben,yaptığın işten en ufak bir faydalanmam olmamasına rağmen.

neyse güzellerim kafam dağıldı,gerisi gelmedi. okuyun,devamlı okuyun ve öğrenin.size dayatılanı kabul etmeyin.birilerinin işine yaramayın,eşek olmayın. he bu öküzler gibi de olmayın. ilerde bu tarz mevkilere geldiğinizde hakkını vererek yapın. gene para ye ama toplum refahını da düşünün. okullarda dayatılan bilgilere de razı olmayın,devamlı oku,sor,sıkıştır. yap bunu canım evladım yap.

neyse şimdi oturayım da, cemaatçi bir yayın evinin hazırladığı kpss testlerimi çözeyim. belki canıma tak ederse torpil falan ararım bu kodamanlardan. beni bu hale getirenler utansın. ehehe

2 yorum:

  1. bizim kurumda şube müdürleri bölge müdürünün(bi üst makam) karşısında el pençe divan duruyor ama ben gayet rahat bi şekilde girip çıkıyorum,işime bakıyorum hatta abartıp karşısına sakallı bile çıktığım oluyor kimseyi iplemiyorum. bu rahatlık varken neden şube müdürü olmak isteyeyim ki :D üst makamlarda hiç gözüm olmadı, ben rahatıma bakarım arkadaş :)

    YanıtlaSil
  2. en güzeli. ne milletin kaprisiyle uğraşacaksın.hepimiz aynı yolun yolcusuyuz. mercedese değilde fiata biniverelim ne olmuş yani. ehehe bulunduğun yerden mutluysan,kafan rahatsa problem yok. =)

    YanıtlaSil