8 Şubat 2011 Salı

ahbabım


Bir arkadaşım daha..Pınar..

Burcu sayesinde tanıştık,sonra da Burcu bizi ayırmaya çalıştı.Telefonda bile çok samimi olmayın,yan yana oturmayın,sizi ben tanıştırdım diye şakadan kıskançlık yapardı ki hala yapar.Hatta bir yılbaşında dilek dilemişti,ayrılsınlar diye. Ve tuttu. Ben çok pis satış yaptım ona.Değmeyecek biri için onu bıraktım.Pişman mıyım? Evet.

Küs olduğumuz zamanlarda Burcu'ya sorardım;"Pınar napıyor ve iyi mi,beni soruyor mu?". Öğrendim ki o da beni sorarmış. Bir gün yine Burcu'ya sorduğumda kızdı;"Ne bu be,yeni ayrılmış sevgili misiniz?,git kendin sor nasılmış iyiy miymiş diye."Eski dosttan düşman olmaz.Dostluğu 'gerçek'ten paylaşmışsanız, emeğinizi esirgemediyseniz, bir şekilde eski olmuş olsalar da, bir gün günlüklerini karıştırırken en taze duygularla içlerinde hissederler sizi. Ve her şeyin aslına döndüğü gibi, bi ses çıkar telefondan ve dönerler geri. Ben de gittim kendim sordum o gün.Ama önce Burcu'ya arattım,"ara sor bakalım odasında mıymış?". Kahve yaptım 2 tane,aldım bardakları çıktım odasına.Her zamanki gibi kapı kitli değil,rahatlıkla girdim kahveleri döke döke.Kızııııım o gün çok komikti,düşün bak,gözünün önüne getirmeye çalış. İki tane birbirine bakan insan,konuşma yok,sadece sırıtış.
-Pınar naber?
-iyi,sen nasılsın?
-Ben de iyiyim.. özledin mi lan beni?
-özledim,gel lan buraya
Konuşmadan da anlaşılacağı üzerine,biz yanyana gelince çok kibar oluyoruz.23 Nisan 2008'de Çengelköy'e kahvaltıya gitmiştik.Dönüşte,otobüste "kadının biri" bana laf atmıştı.Bir baktım Pınar birine saydırıyor,ben saf genç kızın hiç birşeyden haberi yok,otobüsten inene kadar kadına etmediği lafı bırakmadı.Lafını esirgemez,öyle bir çarpar ki kendine zor gelirsin.Hem bana çarpar,hem başkasına.Kadıköy'e gidip gezip çeşitli mağazaları zengin eder,sonra birbirimize bakardık parasız bir halde.Karfura gidip alış veriş yapıp,iki torba şey neden bu kadar tuttu diye oturup hesap yapardık.Odamızda yemek yapar,törenle yerdik.Ardından film izlerdik.Beraber Pınar'ın odasını toplardık.Pınaaar bana oje sür diye taciz ederdim.Bana göre gereksiz bişey alacağı zaman "ben sana evde yaparım"diyerekten aldırmazdım.Şu an ona şarap ve prefotöröl sözüm var.Moralman en kötü zamanımda,doğum günümde beş parasız olduğu zamanda,Kadıköy'de doğum günü yapmıştı.Balık yedirdi bana,çok güzeldi herşey.

Pınar öyle bir arkadaş ki benim için,birbirimize karşı hem çok sert olabiliyoruz,hem de çok anlayışlı.Eleştirdik mi tam eleştiriyoruz,sevdik mi de bokunu çıkarıyoruz.Günün her saatinde bana açık olan,sıkıştırdığım, saçmaladığım, ağladığım, yalvardığım, sevgimi ilan ettiğim, şımart beni demeden gönlümü okşayarak şımartıp, içimdeki ufaklıkla arkadaş olup, tüm bunları yaparken off demeyen, tahammül, sıcak bir gülümsemeye sahip, beni ilk gördüğünde gözlerinin içi gülen, satmayan, maddi sömürülerden uzak, hayallerimi paylaşan biri işte.

Arkadaştan öte,arkadaştan farklı,arkadaştan yakın..İstemesem bile hayatı benimle paylaşır.Belki her gün aramaz ama eminim merak eder.Sessizliği bile paylaşır benimle. Ve bir gün kırılırsa bana,gücenirse gözlerinde ki imalı,kırgın bakış kalbimde yer eder.Bir gün zor durumda olursam,her şey katlanılmaz gelirse biliyorum ki elleri bana uzanır,ban yetişir,ben de gider onun yanında salya sümük ağlar,ona buna beraber küfür ederiz.

Bana odun dersin,ki öyleyim konuşurken.Ama seni seviyorum,odun da sensin balım.

3 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. çok keyifli bir arkadaşlığınız varmış ben dahi yazıyı okurken ki zaman aralığında arkadaşlığınızı okumaktan keyig aldım.ne mutlu size. =)

    edit: ehe yazmak istediğimi yazmışım fakat çok yalnış harfler kullanmışım.düzelttim eheh

    YanıtlaSil
  3. ehue teşekkür ederim.=))

    YanıtlaSil