15 Ocak 2012 Pazar

daldan dala

bugün konudan konuya atlamaya çalışacağım. madem hazırız hadi bakalım..

okul dönemimden bahsedeyim istiyorum. ilk okuldan sonra anadolu lisesini kazanan son nesildenim. 7 yıl aynı okul,aynı hocalar,aynı arkadaşlar.. kimileri için iyi,kimileri için kötü bu durum. benim için kötüydü. okuldaki yönetim ve hocaların çoğu ağır sosyalist,komünist takılan bireylerdi.çok enteresan bu eşitlikçi insanlar kendileri ile aynı görüşte olmayan hocalar dışlarlardı ve okuldan gönderirlerdi. lise zamanı gelince hani öğrencilerde bir siyasi tutku oluşuyor ya bizde de oldu haliyle. bu hocalarla hangi tarafa yönelinebilirse o tarafa yöneldi çoğu kesim. öğrencileri dersten alıp başka odaya kapanıp şiirler falan okurlardı birbirlerine. hatta okul başkanlığı zımbırtısı bildiğin ideolojik seçimlere dönüşürdü. bu kesimden olan bir öğrenci vardı,2 isminden biri nazımdı. ve bu isimle oy toplamaya kalktı. ne kadar gösteriş kokan hareketler değil mi? buraya kadar sorun yok, beni enterese etmiyor kimsenin görüşü. okul bittikten yıllar sonra dolaylı yollardan gördüm ben bu kişileri. o duvarlara şiir yazan kız,zamanında sömürücü hareketlerini protesto ettiği amerikada gökdelenlerinin önünde ray ban gözlükleri ve ugg ayakkabıları ile pozlar vermiş. ayakkabılarının fotoğraflarını çekerek converse kardeşliği diye facebooka koymuş. annem, babam polis diye, abim onun savunduğu görüşün tam zıttını savunduğu için beni dışlayan hocam çocuğunu özel üniversitelere yollamada bir sakınca görmemiş, yaz tatillerini yurt dışında bilmem kaç yıldızlı otellerde geçirmeyi ideolojisine yanlış görmemiş.bir de öğretmen maaşları az diye eyleme giderler. he baksan 1 mayıs gösterilerinde boy boy fotoğrafları var. ama ne için? dostlar alışverişte görsün. 1 mayıstan gösterisinden sonra istanbulun ciks mekanlarında kahve içmiş. hele bir kız vardı ibretlik. susmuyordu hiç, paso eşitlik, paso faşistlik, paso bilmem nelik.. şimdi ne? mavi lensleri, taytıyla, elinde votkasıyla ankaranın sosyetik mekanlarında danslar ediyor. hani ezilen halkın yanındaydın? derdim hiç bir ideolojiyi eleştirmek değil. ama yediğinle dediğin bir olmasını beklerim ben. çünkü onlar beni eleştirdi,onlar beni dışladı. şimdi, geçmişteki tutumlarıyla felaket ötelerindeler. ama bu dediğimi yapan kişiler yok mu? var. 2 kişi. onları da tebrik ediyorum. hayatlarının her alanına fikirlerini yansıtmışlar. en önemlisi ise seni savunduğun görüş için itin götüne sokmaya çabalamıyorlar.
****

ikinci konu olarak hastane ortamından söz etmek istiyorum. geçen hafta tahlil sonuçlarımı göstermek ve sevk almak için gittim. haliyle çok kalabalık. numeratör diye bir sistem koymuşlar. sana randevu sırası veriyorlar, numaran ekranda çıkınca içeri giriyorsun. bu kadar basit ve kolaylaştırıcı bir sistem. ama bizim halkımız çok uyanık ya,çok çakal ya, şeytana papucunu ters giydiren türden ya, sökmüyor bu sistem. bir herif vardı,piç. 50 yaşlarına yakın,ağzında ta boku kadar sakız,ağzını aça aça cakkıdı cakkıdı çiğniyor göt oğlanı. köşe kapmaca oynar gibi, ordan oraya ordan oraya derken aaaa kapının hemen önüne gelmiş. çat diye girdi içeri. sıra varmış, bekleyen varmış. kimin umrunda.. kendi yetmezmiş gibi çoluğunu çocuğunu, gelinini, damadını da soktu içeri pezevenk. yaşlı adamın sırasını gasp etti. adam ayakta hakkaten zor duruyor, elinde baston, terliyor adam. benim de beynimden çenem sus emri gitmediği için çıkışta söylendim adama. adam ne dedi tahmin edin. " sen de geç öne,tutan mı var? alla alla!" şu an millet ayakta adam öpüyor, hiç bir haksızlığa laf etmiyorsun. anca sıra kapmada çakallık yapıyorsun. küçük işlerin adamısın bariz. bir tane kız geldi. girmek istedi. herkes sıra var bacım hareketi yaptı. kız da " ben hasta değilim. imza alıp gidicem. imzalattığım kağıtla aslında sizin gibi hastaların hayatını kurtarıyorum. bravo,tebrik ederim. doktor almadı içeri. umarım mutlusunuzdur." diye trip attı kevaşe. bu nasıl bir özgüvendir arkadaş. kansere çare buldu da doktorun imzası gerekli sanki haspam.
****
yiğit bulut hakkında da laf etmek istiyorum. o saçlar nedir yaaa? ehehehe tabi ki bu değil. adam başbakanlık baş danışmanı oldu. işte bu adam, bu ülkede ne şekil hangi yerlere ulaşabileceğimizin somut kanıtı. yalakalık yaparak, tribünlere oynayarak nerden nereye gelebilirmişiz onun cevabı. hak,hukuk denen bir bok yok zaten. nitelik önemli değil artık,nicelik önemli. kimin adamısın,kimi destekliyorsun,kimleri tanıyorsun.. önemli olan bunlar. sen götünle zürafa yakala, olmadı derler. o yüzden hayata biz yine de umutla bakalım. gün gelir devran döner, horoz bir hale girer tavuk öper.

1 yorum:

  1. anadolu liseli olmak bir ayrıcalıktır beaa, ben son 7 liklerden değilim, daha eskiyim ama 7 li olmak güzel bi şey. o ağzının söylediğiyle kulağının duyduğu bir olmayanlar şey pardon kıçı başı ayrı oynayanlar varya, onlar tam sopalık. aslında bunun üstüne çok şey söylenir ama ben kısa kesecem, zamane solcuları artık "ee menfaat dünyası kardeş, eşitlik te bir yere kadar" diyorlar, çıkarlarının peşinde koşuyorlar. off çok uzadı bee, yeter bu kadar :D

    YanıtlaSil