13 Şubat 2012 Pazartesi

düşene asla gülmem.

denge olayı yok bende.beyinciğimde problem olduğunu düşünüyorum.en olmayacak yerlerde düştüm ben. ilkokuldayken annem her gün bana külotlu çorap alırdı. hep dizlerini parçaladım.hep de dayak yerdim lan. arkadaşlarımın morali bozuk olduğunda biraz neşelendirmek için ya vesikalık fotoğraflarımı gösteririm ya da düşmelerimi anlatırım.



bmx bisikletim vardı benim. düşe kalka öğrendim bisiklet sürmeyi.düz yolda yürürken takla atan bir insan evladı bisiklet sürerken neler yapmaz değil mi? eski oturduğumuz yer de -plaj yolu- yazın akşam herkes sokakta olurdu. zaten lojmanda oturuyorduk.binanın altı karakol,kapıda bekçi vardı. biz de gece yarılarına kadar sokakta kalabiliyorduk. yine öyle bir gece bayır aşşağı -bayır dediysem 90 derece diklikte bir yer değil,eğimli diyelim- bisikletle inerken noldu bilmiyorum kendimi duran kamyonun altında buldum. bisikletle kamyonun altına girdim. allahtan kafayı kamyonun kasasına vurmadım,dağılırdı beynim. üst baş gitti tabi. yırtık pırtık, yara bere içinde eve gittim. annem de yedim şamarı.

bir günde böyle bir akşam ailecek dışarı çıktık yürüyüşe. annem de o gün bana alt-üst takım bir kıyafet almış. öküzüm ya giydim hemen. abimin bir topu vardı dünya şeklinde. resmini aradım mamafih bulamadım. kimse de yoktu öyle bir top. istiyor ki zarar gelmesin,çizilmesin. top lan bu vurursun, yer de sürünür çizilir. neyse yürüyüşe giderken topu da aldık. vura vura gidiyoruz. en son ben vurdum topa, yamuk gitti. arabanın altına doğru yol aldı. abim hemen bağırdı bana. daha fazla azar işitmiyim,arabanın altına girmesin diye koşmaya başladım. şans bu ya, top arabanın altına girdi,ben de düştüm. annemin aldığı yeni takımı dizlerden yırttım. bu sefer çifte dayak yedim anasını satayım.

ilk okul 2'ye falan gidiyorum. fuarda konser var. sanırım kardeş türküler. annem de görevli konserde,evde gece tek kalmayayım diye beni de götürdü. konser alanı insan kaynıyor,devamlı halay çekiyorlar kendilerinde geçmiş bir şekilde. biri yere düşse üzerinde halay çekecekler o kıvamda. neyse, vip konukların olduğu yerde koltuklar var, sahneyle vip kısmı ayıran ufak bir duvar var. annem dedi ki bana koltuğa otur. ben ne yaptım? çıktım duvara oturdum. kadın 50 kere dedi ki bana artık içine mi doğdu ne ldu " düşersin,koltuğa otur." oturmadım. ve kafa üstü o duvardan düştüm ben ve kafayı yardım. ambulansa götürdüler ama gidene kadar annem tarafından çimdirilmemiş yerim kalmamıştır. hem ağlıyor,hem kızıyor hem de çimdik atıyor. lan düşmüşüm,kafam kanıyor,azcık ilgi göster. yok! hastaneye gittik ve geceyi orda geçirdik.

anneannemin evi bahçeli bir evdi. diğer evlerle arasında duvarlar vardı ve yüksekti. taşların üstüne basa basa duvara tırmanırdım ve yürürdüm mal gibi. bu kez anneannem derdi "düşersin,in."diye. kime söylüyorlar ki sanki,hiiiiç. bahçede kömürlük vardı,üstü sacla kaplanmış. onun korkusu oraya düşerim,bir tarafımı keserim. ama korktuğu olmadı kömürlüğe düşmedim, yan bahçeye düştüm. hem de gül ağacının içine. oooof çok kötüydü. kocaman gül ağacı, ufaklardan değil. her tarafımda dikenler vardı. göz kapağımın içinden bile diken çıkmıştı. dayak yemedim ama bu sefer,anneannemin kucağında ağladım.

patenim vardı benim. 4 tekerleği de aynı hizada olanlardan. taşlı yolda falan gidemiyorsun. abim o zaman askeri lise sınavlarına hazırlanıyor, her gece çıkıp koşuyordu. ben de gidiyordum zaman tutmak için. koşmayı dünyanın en gereksiz hareketi olarak gördüğüm için patenlerle gidiyordum ben. ulen bir düştüm dirsekleme yere girdim. sağ kolumu oynatamıyorum. dirsekten hareket çekermiş gibi kaldı kolum. bu sefer babam sıçtı ağzıma " senle mi uğraşıcaz lan biz." diye. yılların acısını bu şekilde dile getirdi adam.

üniversiteye giderken düştüm birde. izmitten istanbula gidiyorum. servis saatine daha var,gidip gazete falan alayım dedim. 2 tane merdiven var. merdivenden inerken yan bastım ve düştüm. sıcakken pek acısını hissetmedim. bir kaç saat sonra ayağım şişti ve morardı. istanbulda okula gitmek için otobüse binmem gerekiyor,yürüyemiyorum. yavaş yavaş gittim durağa. ama okulun önünden geçen araba yok. diğer araca sordum. adam dedi ki pezevenk " buna bin abla,göbekte iner yürürsün,spor yapmış olursun ahahaha." çok mu komik götün evladı. neyse bindim. ama yürüyemedim.izmite dönüş tam bir felaketti. bir insan evladı da yardım etmez mi ya? karşıdan karşıya geçerken o arabalar yavaşlamadı bile,ezip geçecekti ibnenin evlatları. 3 gün basamadım üstüne.

en son geçen hafta mı ne düştüm. her taraf kar buz. markete gittim çizgili ev pijamamla. kaya kaya gittim geldim. ve kara, buza basıp kayıp düşmedim. bağcığıma basıp düştüm. bu kadar embesilim. yaş oldu 25,5 hala bağcık bağlamasını bilmiyorum.

yaa dostlar işte böyle. düz yolda yürüyemiyorum. düşen insanlara asla gülmüyorum. hatta gidip yerden kalkmalarına yardım ederim. çünkü nasıl bir ruh hali içinde olduklarını gayet net anlayabiliyorum. düşene gülmeyin olum, yazık lan.

4 yorum:

  1. seni seçtim pikaçu, mimlendin :)

    YanıtlaSil
  2. babanın söz çok orjinalmiş ama ya, bi evlada söylenebilecek en manalı sözlerden biri "senle mi uğraşıcaz lan" müthiş valla. evladım olursa kullanmayı planlıyorum.

    YanıtlaSil
  3. bu lanlı lunlu hitapları kaldırabilmem için keşke erkek olsaydım diyorum. arkadaş çevresinde tamam da bir babanın kızına lan demesi çok acayip oğlum. hiç yakıştıramıyorum kendime. =D

    YanıtlaSil
  4. puhahahha, bak ne güzel işte elemi gitmiş lezzeti kalmış anı olarak anlatıyorsun, ben çok akıllı uslu bir çocukmuşum anlatacak bi şeyim yok, hangisi daha iyi, söyle hangisi :P neyse ben gidip kendimi teselli edeyim :)

    YanıtlaSil