24 Ocak 2012 Salı

boykot var hanım, koş!


dünya üzerinde bulunan tüm siyasi liderler gibi sarkoyz de oy toplama yangınıyla kendi tabanının gazını almaya yönelik bir tasarıyı ortaya attı ve kabul edilmesine ön ayak oldu. hatta onu geç, at boku kadar sakızı geviş getirir gibi çiğneyerek yine kafasını yaptı. melih gökçek'ten karşılığını da aldı, melih gökçek'i bu yönüyle takdir ettim. yok abdullah gülün telefonlarına bakmadı, yok götünü ayırarak oturdu falan filan. bildiğin türkiye üzerinden reklamını yaptı.

fransız mallarını boykot edebilir miyiz? keşke olsa. sarkozy'nin ne kadar umrunda,adam topladı oyları. nasılsa türkiye bir bok yapamayacak. vakti zamanında ,sanırım 2004, kanada'da böyle bişey olmuştu. sayıları azınlıkta kalan bir milletvekili demiş ki "ne alemi var şimdi 90 sene önce olmuş olayı kaşımanın, ne alemi var türkleri karşımıza almanın, durduk yerde firmalarımız etkilenecek".ermeni yanlısı vekil söz alıp "hiç korkmayın, bu türkler öyle esip gürlerler sonra unuturlarç bakın fransa bu kanunu geçirdiğinde siyah çelenkler boykotlar vs başladı. bugün çoktan unutuldu o işler, fransız firmaları en büyük ihaleleri alıyorlar. hiç merak etmeyin hiç bir şey olmaz" der. elin gavuru bizi bizden daha iyi tanıyor azizim. yani bu kafayla fransay'a bir bok olmaz. görgü kurallarından dehşet nasibini almış sarkozy sıcak evinde, kadehinde bilmem kaç yıllık fransız şarabını yudumlamaya devam edecek.

geyiğini bol bol yapabiliriz ama yararı var.renoult ve peguout ( hiç kasıp doğru yazıp yazmadığıma bakmadım, sonuçta anladınız.) 3 ay satılmasa gayet yerinde bir zarar olur. her taraf da araba dolu zaten. gayet de iyi olur. fransız mallarını da siktir et, her an kıçımıza parmak atmaya hevesli olan ülkelerin mallarını da kullanmamaya çalışsak ne olur? kola içmesek,hamburger yemesek, o pahalı parfümleri kullanmasak,bizi deneme tahtası olarak kullandıkları ilaçları, kozmetik ürünlerini ıvırları zıvırları almasak ne olur? ne kaybımız olur anasını satayım? tekstil ürünlerine değinmiyorum bile. burada üretilip,bilmem nerde markalanıp dünyanın parasını saçıp alıyoruz. neymiş daha kaliteliymiş.

artık hakkaten üretim yapmayı seçsek ne olur? arabamızı,silahımızı, yakıtımızı ( benzini bize amerikan şirketi satıyor,en pahalı benzin dünya üzerinde seven sisters mı neydi şirketin adı- ki petrol dibimizden çıkıyor, biz ebesinin örekesinden alıyoruz.),uçağımızı, bilgisayarımızı,abudik gubudik yoğurtlarımızı kendimiz üretsek ne olur misal?

azcık duyarlı olsak,sade bir insan olmayı seçsek ne kaybımız olur? hadi benim komünist arkadaşlarım, ilk duyarlılığı sizden bekliyorum. çıkarın converselerinizi.

tarih çalışıyorum bu aralar. bildiğin tarih tekerrür ediyor.hakkımızda hayırlısı.


kaç paraya kadar namuslu olacağımı ben de bilmiyorum.
napoleon bonaparte

8 yorum:

  1. Daha geçen gün derste hoca en pahalı benzin Türkiye'deydi di mi deyince valla öle dedim. Elin Kanada'sında yaşayan adam biliyor bunu ve belki de acıyor. Ama biz de bir tık yok. Nasıl olur, ne hale geliriz böyle hiçbilmiyorum. Ama gelecek korkutmuyor değil beni.

    YanıtlaSil
  2. illa ki siyasi bir neden vardır. ama başka çözümler de vardır. arabaya " bu arabada dünyanın en pahalı benzinini kullanılıyor." stickerı yapıştırmakla olmuyor. duyarlı olmak lazım azıcık. gelecekten korkmak lazım,evet.

    YanıtlaSil
  3. renault'u kapattık dese hükümet bu ülkede iç savaş çıkar be. bizim yularımız adamların elinde, hem ticari hem siyasi olarak. ülkedeki en büyük işletmeler hep yurt dışı patentli. en fazla istihdamı sağlayan sektörler hep yabancıların elinde. hal böyle iken boykot teknik olarak mümkün değil.

    YanıtlaSil
  4. devlet olarak mümkün değil ama birey olarak mümkün. benim param alırım derlerse olmaz. 50. kere anlatıyorum ama bizim okulda yemekhane için eylem yapmışlardı. 1 hafta boyunca yemekhane ve kantinlerden alışveriş yapmayacaktık sözde. çocuğun biri almış kantinden birşeyler. dedim eylem yapıyorlar,almasaydın keşke. çocuk ne dedi? param var alıyorum alla alla, paran yoksa sana da alayım! bu " ben koyunum,gel beni güt" demektir. bu da onun gibi bir durum bence.

    tüketmeyelim. hamburger yiyeceğine ayşe kadın fasulye ye, parfüm süreceğine her gün banyo yap,sabun kok. hem kendine hem doğaya zarar verme,nolmuş yani. her taraf araba dolu olum.satmasınlar artık lan. kaldırımlar falan araba dolmuş hep.boykot edilsin araba almasın kimse ehehe.

    YanıtlaSil
  5. eve gidiyim hemen cevap yazıcam sana :D

    YanıtlaSil
  6. laflar hazırladım diyorsun. peki madem. =D

    YanıtlaSil
  7. şimdi bireysel bazda verilecek her tepkiye eyvallah. boykottur eylemdir bunlar bireysel duyarlılığı gösterir ki bizim gibi uyuşuk akıllı ülkelerde sevindirici şeylerdir. gelgelelim tam manası ile boykot etmek kurumsal bazda yapılmalı. fakat bunu bizim gibi avrupanın taşeronluğunu yapan bi ülkede işletmek çok zor. bu ülkede en çok istihdamı devlet ve ordudan sonra otomotiv sektörü sağlıyor ki %10 u falan yerli sermayedir. kalan %90ın tamamı fransız italyan alman vs. ülkelere ait markalar. sadece otomotiv değil genel olarak makine kimya enerji gibi ağır sanayi gerektiren tüm alanlarda biz yularımızı yabancılara kaptırmışız. bu durumda bi boykottan söz etmek mümkün olamıyor. buna ilk etapta bu saydığım sektörlerde yabancı sermayelerle işbirliği yapan tüsiad gibi omurgasız, paranın kölesi kurumlar karşı çıkıyor. devletin de şu aşamada işine gelmiyor böyle refleksler. daha taze bi hadisedir israil ile yaşadığımız mavi marmara olayı. ölen vatandaşlarımızın hakkını aramak şöyle dursun girişilen boykot hareketine devletin bakanı bile mani olmaya çalıştı. http://www.akpgercegi.com/wp-content/akp-gercegi-milli-egitim-genelgesi.jpg

    yani devlet bile diyor ki "bakın akıllı olun adamlar geliyor burada yatırım yapıyor bok yemeyin çalışın ekmeğinize bakın"

    bu bizim acı bi gerçeğimiz. ağır sanayimiz yok, insanları istihdam edebileceğimiz büyük kurumlarımız yok. en ufak ekonomik bi krizde bile otomotiv sektörü etkilenmesin diye vergi indirimleri falan yapıyor devlet. o kadar bağımlı ve aciziz yani.

    ağır sanayi hamlesini atatürk'ten sonra yapmaya kalkan bir tek erbakan oldu. o adamın da ayağını kaydırdılar. bu ülkede gerçekten "milli" bi girişimde bulunmaya kalkan kim olursa olsun yok ettiler. milli sermayesi,güçlü devlet kurumları olmayan ülkelerin rest çekme hakları da yok malesef.

    YanıtlaSil
  8. ulusal iş sistemleri diye bir kavram var. çok güzel notlar çıkarmıştım bu konuyla ilgili ama öküzün teki fotokopi çektiricem diye aldı getirmedi. öküz! bu sistemde işletmenin sadece işletme olmadığını söyler kabaca. yani işletme,devlet, okullar, dernekler falan bağlıdır der birbirine. her ülkenin sistemi farklı. bizde aileler ve onların ilişkileri önemli. fransa da ise asiller denen kavram hala geçerli.neyse bu köşe notuydu, yazacaklarımı unuttum.

    tarih tekerrür eder dedim,işte bu yüzden dedim. ipleri kaybetmişiz biz. tıpkı osmanlının duraklama ve gerileme dönemleri gibi. onlar da ipi kaptırmışlardı. bu devlet öyle bir devlet ki hakkaten ülkenin iyiliği için çalışmak isteyen kişileri- sayıları da azdır eminim- baltalayan,sindiren bir devlettir. çıkıp sokaklarda boykot var,sizi keriz yerine koyuyorlar diye bağırsan anarşist damgası yersin. o yüzden bireysel çaba gerektiriyor. he bazen kendini salak gibi hissettiğin anlar olmuyor mu? çoğunlukla olur. ama için rahatsa yapacak bir şey yok. devletten bir beklentim yok her zamanki gibi. bari şahıslar bir şeyler yapsın. harcadığı paraya, o paranın nereye gittiğine, harcadığı para karşılığı ona misli misli ne şekilde döndüğüne dikkat etsin. ben bunu sadece siyasi durumlar için söylemiyorum. bu işin sağlığı var, psikolojisi var ne biliyim doğası var falan. ama evet siyasi yönü de var. ne kadar ne söylersem hepsi boş. o yüzden önce kendi yediğim boka bakıyorum. saygılar. =)

    YanıtlaSil